|
|
Simavi'nin 'SİT kurbanı' öğrencileri
İstanbul Kanlıca'da Türkiye'nin basın duayeni Sedat Simavi'nin adının verildiği bir İlköğretim Okulu var. Uzun yıllar, sadece İstanbul'un değil, Türkiye'nin en iyi okullarından biriydi. Biriydi diyoruz çünkü böyle giderse kısa zamanda 'en iyi' olmaktan çıkacak. Çünkü, okulun bugünkü görüntüsü içler acısı. Nedeni de tam 6 yıl önce 1999'da Marmara'yı sarsan Gölcük depremi. Türkiye hala o depremin yaralarını saramadı. Sedat Simavi İlköğretim Okulu da bu 'yara'lardan biri. Şimdi o 'yara'nın nasıl sarılmadığını anlatılım. Depremde 458 öğrencinin öğrenim gördüğü ek bina ciddi zarar gördü. Okul ayaktaydı ama 'can ve mal' güvenliğini tehdit ettiği için yıkılması gerekiyordu. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü, İstanbul Teknik Üniversitesine (İTÜ) bu konuda bir rapor hazırlattı. Rapor, ek okul binasının 'acilen yıkılması' gerektiğini söylüyordu. Yıkım, Beykoz Kaymakamı Cengiz Gökçe'nin talimatıyla yerine getirildi. Ve ek bina yıkıldı. Tam 458 minik öğrenci geçici bir süre için başka bir okula nakledildi. Orada kalanlarsa 'yıkıntılar ve molozlar' arasında eğitimlerini sürdürdü. Peki bundan sonra yapılması gereken neydi? Ortak akıl, yıkılan okulun yerine yenisinin yapılması gerektiğini söylüyor. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü de bu 'ortak aklın' öngördüğü biçimde hareket etti ve yeni bir proje hazırlattı. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Hazırlanan proje onaylanması için önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Boğaziçi İmar Müdürlüğü'ne gönderildi. Okul yeri 'Boğaziçi Öngörünüm' bölgesinde olduğu için hassasiyetle incelendi ve proje eksik bulunduğu için red edildi. Milli Eğitim Müdürlüğü aralıklarla 3 farklı proje daha gönderdi. Sonuç değişmedi. Boğaziçi İmar Müdürlüğü, Boğazı koruma refleksiyle 'eğitime' geçit vermedi. Ve 458 öğrencinin eğitim aldığı Sedat Simavi İlköğretim Okulu'nun ek binası yaptırılamadı. Aradan iki yıl geçti. Hala Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nün karar vermesi bekleniyor. Ortaya çıkan manzara ise içler acısı, 'yıkıntılar arasında bir eğitim' ve velilerin deyimleriyle 458 'SİT kurbanı' öğrenci. Veli Ali Çölmen, sonucu şöyle anlatıyor: "İki yıldır çocuklarım perişan oldu. Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri, bize inşaatın yeni kayıt döneminde biteceğini söyledi. 2 yıldır bekliyoruz." Veli Nurhan Kaya ise şöyle diyor: "Çocuğumun psikolojisi bozuldu. Her gün 'anne ne zaman okuluma döneceğim' diye bana soruyor. Ben de biraz daha sabretmesini söylüyorum. Ama artık bana inanmıyor." Çaresiz bir okul müdürü... ÖSS 2005 Türkiye birincisinin bu okuldan mezun olduğunu vurgulayan Sedat Simavi İlköğretim Okulu Müdürü Mustafa Bülbül ise şöyle diyor: "Proje 4 kez Boğaziçi İmar Müdürlüğü'ne sunuldu. Her seferinde okulun SİT alanı diye reddedildi. Okul yönetimi olarak elimizden geleni yapıyoruz. Eğitim kalitesi bizim için çok önemli ama maalesef okul öğrencilerinin ikiye bölünmesinden dolayı, istediğimiz kaliteli eğitimi veremiyoruz." İlginç değil mi? O okul yıkılmasaydı Boğaziçi İmar Müdürlüğü için hiçbir sorun olmayacaktı. Ama şimdi yerine yenisi yapılamıyor. Bu işte bir yanlışlık yok mu?
|