Bilgisayar adamı öldürür mü?
Gözlerim kıpkırmızı. Yanıyor, kaşınıyor, arada sulanıyor. Bitmeyen bir enfeksiyon var sanki. Daha önce bu tip durumlarda kullandığım ilaçları kullanıyorum, tam geçer gibi oluyoor, yine başlıyor! İş uzayınca, doktorlar, ne olur ne olmaz, bir tiroid ölçümü yaptırmam gerektiğine karar veriyorlar! Konjonktivit bu kadar uzadığında, tiroid bezi bozukluklarından şüphelenilirmiş. Testin sonucunu beklerken Avrupa Yakası'nın yapımcısı Atila Aslan'ın odasında oturuyoruz. "Zannetmiyorum bir şey çıkacağını" diyorum, bir şey çıkmamasını ümit ederek. "Bende tiroid fazlasıyla ilgili hiçbir belirti yok! Olsaydı sinirli, gergin, sıska, yerinde duramayan biri olmam gerekirdi" diyorum. Atila atılıyor: "Var var"! - Niye yahu? Ne belirtimi gördünüz Atila Bey? Sinirli miyim ben? - Eh yani, başlangıcı var biraz! Özellikle birkaç haftadır! Haydiii! - Atila abi, bak abi diyorum, 15 haftadır haftasonu tatili bile yapmayan biri için çok sakin değil miyim yav? - Bir de zayıfsın zayıf! Bu yaşta bu kilo olmaz! - Ben daha 35 olmadım, bu yaşta nasıl kilo olur ki? - Ayrıca haftada yedi gün çalışan biri, sürekli böyle hoppidi hoppidi enerjiyle dolaşmaz Gülse! Vardır ufak tefek bir şeyler! Beni kesinlikle ikna ediyor! O kadar eminim ki tiroid bezimin fazla çalıştığına! Etrafa soruyorum, acaba ilaç kullanmaya başladıktan sonra kilo alır mıyım diye.
BİZİM BİLMEMKİM VARDI... Elbette yine Atila Aslan atılıyor: "İlla ki alırsın ama sinirin geçer işte!" Sonra bir tanıdığını anlatıyor: "Bizim bir bilmemkim abla vardı, Hülya Koçyiğit gibi kızdı, bu hastalıktan olmuş, yıllar sonra gördüm tanıyamadım, şişmanlamıış, gözler belermiiiş" diye! Ardından ekliyor: "Ama sen ilaçlarını düzenli kullanırsan pek öyle olmaz herhalde"! Bitmiş durumdayken test sonuçları geliyor, tabii ki her şey tamamen normal! Hatta ideal, hatta nefis! Gözlerim sürekli bilgisayara bakmaktan kuruyup kaşınıyormuş meğer. Yapay gözyaşı kullanmaya başlayıp durumu kontrol altına alıyorum. Yani Avrupa Yakası'nın yapımcısı, beni fazla miktarda tiroid hormonu salgılayan bir 'sinirli sıska' olmakla suçladığı gibi, gerçek sağlık problemimin altında yatan durumun da müsebbibi oluyor bir yerde! Son yıllarda ortaya çıkan bütün hastalıklarım bilgisayar kaynaklı zaten! Boyun tutulmaları, sırt kaslarında kasılmalar, göz problemleri, şudur budur. Takdir edersiniz ki, insanoğlu bir sandalyede oturup 10 saat boyunca ışıklı ekrana bakıp parmaklarını hareket ettirmek için dizayn edilmemiş! Ekin ekecek, meyve toplayacak, koşacak, ne bileyim, takla falan atacak. Beyin hızlı gelişip değişikliklere adapte oluyor, vücut yerinde saydığı için, sürekli arıza yapıyor!
BİLGİSAYAR KURBANLARI! Commodore 64 isimli hokkabazlıkta oyun oynama denemeleriyle, şimdilerde günün 12-13 saatini bilgisayar başında geçirme arasında sadece 20 yıl falan var! Bilgisayarların insan bedeninde yarattığı mutasyonu herhalde birkaçbin yıl sonra göreceğiz. Şimdilik, vücut çuvallıyor. Daha geçen gün bir Japon finans devi, dolma parmaklı bir çalışanı yanlış tuşa bastı diye 345 milyon dolar zarara uğradı! Altyapını kurmuşsun, finans aleminin kralısın, Tokyo Borsası'nda bir şirketi halka arz ediyorsun, ama görevlinin parmakları bilgisayar çağının parmağı değil ve adam yandaki tuşa basıveriyor! 'Şişman parmak sendromu' diye adlandırılan vaziyet yüzünden, gitti milyonlarca dolar! Cana geleceğine mala gelsin tabii. Ama bilgisayarlar yüzünden daha vahim şeyler de olmuyor değil. İkinci bilgisayar şehidini verdik bu hafta. Yine Güney Koreli bir adam, yine bilgisayar oyunu oynarken gitti. Önceki kurban 50 saat dayanmıştı. Yeni Koreli'nin vücudu ise, onuncu şeref gününde, muhtemelen kırılacak bütün rekorları kırmışken, bu yorgunluğa dayanamadı! Günde kaç saat, durmadan bilgisayar başında oturduğunuzu, hangi gereksiz bilgileri emmek, hangi tanımadığınız insanlarla muhabbet etmek için vakit harcadığınızı düşünün. Sonra önce beni, sonra sanal bir topun sanal bir zemin üzerinde daha çok zıplaması uğruna hayatını kaybeden Koreliler'i hatırlayın! Çıkın dolaşın yahu, deli misiniz!
|