|
|
Anılardan
* Bir gün galeriye pardösülü, orta boylu ve yaşını pek algılayamadığım bir bey girdi. Şaşırtıcı bir elektriği vardı. Bir süre sonra kendini tanıttı. "Ben Aziz Nesin"(...) Düşündüren, hayallerimdeki Aziz Nesin'den çok farklı bulduğum üstat beni etkilemişti. Galeriden ayrılırken pardösüsünü tutmak istedim. Birden ciddileşerek, "Beni o kadar yaşlı mı buldunuz? Hayatımda hiçbir kadına pardösümü tutturmadım" dedi. Gülümsedim. "Bu benim için bir mutluluktur", dedim. (...) Bana hafif alaycı, çapkın tavırlarıyla, "O kadar mı?" dedi.
* Uğur Mumcu dersle ilgili ya da ilgisiz konuşur, espriler yapardı. Çok zeki, pırıl pırıl ela gözleri; gür saçı, sabırsız tavrı, dizginleyemediği coşkusuyla, bulunduğu ortama farklı bir elektrik yayardı adeta. James Dean'li, Elvis Presley'li günlerdi. Bahçelievler Deneme Lisesi'nde aynı sınıfta okumuştuk. Yıllar sonra bir gün bir sergide karşılaştık. "Ben sizi bir yerden tanıyorum" dedim. Bu alnı açılmış, gözlüklü genç adam bana dönüp, "Ben de sizi tanıyorum" dedi. Konuştuk, eski günleri andık...
|