Bir kısım medya...
CIA mevzuundan sıkıldım. Biraz ciddi konular yazalım. Bir televizyon kanalına "dönme" çıktı mesela.
Kaliteden ödün vermeden seviyeli rekabet için her kanalda bir şorolo vardı zaten. Bu kanal işi "kökünden" çözdü. Direkt dönme çıkardı.
Çocuğunu nasıl doğurduğunu kitap yapan bir arkadaş da, "biz edebiyatçılar" diye başlayan bir cümle kurdu geçenlerde... Kemal Tahir mezarında takla atmış mıdır bilmem ama, söz konusu kitap gerçekten çok edebiydi. Hamile kalıyorsun, doğuruyorsun. Pek öyle herkesin başına gelen bir durum değil.
Araştırmacı gazeteci Seda Sayan'ın dergisi çıktı bu arada. Ben baktım, çok kaliteli. Cumhuriyet Dergi'yi bırakmak için mazeret arıyordum, vesile oldu.
Dayak yiyen Asena'yı canlı yayına çıkardığımız için atv Haber'e "kalitesiz işler bunlar" diyen bir kadın meslektaşımız da, kocasından nasıl dayak yediğini "makale" yaptı. Bir dahaki sefere onu canlı yayına çıkarmayı düşünüyoruz. Mesleki dayanışma bir nevi.
Tartışma programlarında da sağlam bilgiler ediniyoruz... Ufkumuz açılıyor. Örnek mi? Bir gazeteciyazar, alt kimlik üst kimlikten bahsederken, "Sezen Aksu'nun da dediği gibi, yeni şeyler söylemek lazım" dedi... Gerçi, benim bildiğim o laf Sezen'e değil, Mevlana'ya ait ama, olsun. Ünlü Türk düşünürü Kutsi'nin de dediği gibi, "yeni yeni sevdaların çiçeğiymişsin, bana ne, bana ne, bana ne be..."
Mesleğimiz bu değerli arkadaşlar sayesinde giderek daha da kıymete biniyor. Gençlerin çoğu, bunlara bakıp, gazeteci veya televizyoncu olmak istiyor. Mesela bir tanesi geldi geçen gün bana, işe girmek için. "Nerede okudun?" "Ben şunun yeğeniyim." E daha ne okusun çocuk...
|