Hagi'den selam var!
Bu satırların yazarı; G.Saray'ın efsane futbolcusuyla ilgili yazılar kaleme alırken, yalnızca futbolla ilgili "gündelik hesaplar" dan yola çıkmadı. Hayatın her alanında... Kapanmış defterleri açmanın boşa vakit harcamak olduğunu söyleyenlerin tersine; vicdan borçları ödenmeden hiçbir defterin kapatılmaması gerektiğini anlatmak istedi. Her takımın taraftarı gibi, bu yıl da sevdiği takımın başarılı olmasını, şampiyonluğa ulaşmasını gönülden ister ve desteklerken; "giden" e borçlu kalındığını, hatta gitmemesi gerektiğini söylemenin "çelişki" olmadığını göstermeye çalıştı. Ve bu satırların yazarı yanılmadığını da gördü. Sıradan bir "futbol aktörü" nün ardından bu yazıları kaleme almadığını bir kez daha anladı. "Benden sonra tufan!" diyen ya da; kendisi ayrıldı diye, eskiden başarıları için ter döktüğü bir takımın başarısızlığı için "sinsi sinsi" dua eden "klişe futbol figürleri" nden olmadığını da gördü, yazılarının kahramanının... (Futbol dışında da nice örneklerini tanıyorduk öyle değil mi; hayatın "gelgit" lerini bir türlü içlerine sindiremeyen nice kifayetsiz muhterisin?) Evet... Dün Georghe Hagi, telefonumuzun öbür ucundaydı. Aracılığımızla, yalnızca G.Saray'a değil, bütün takımların taraftarlarına, bütün Türkiye'ye sevgi ve selamlarını gönderiyor Ciga ... "Yüzde yüz bir özlem" le! (Yüzde yüz özlem, Hagi'nin kendi sözcükleridir!..) Eski takımının "durum" unu yakından takip ediyor. İyi gittiğini söylüyor G.Saray'ın... Başarılar diliyor... Çok içten bu dileğinde... "Benim işim geçen sene daha zordu, yeni bir takım oluşturduk. Bu sene, geçen seneki sistemin ve takımın yüzde sekseniyle devam ediliyor" diyor. G.Saray'ın en büyük güçlüğünün, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da "Avrupa dışında" kalmak olduğunun altını çiziyor. Bunun futbolcular için "eksi motivasyon"a yol açtığını söylerken, ekliyor: "Çünkü G.Saray Avrupa takımı!" "Ama" diyor, "Her şeye rağmen şampiyonlukta şanslı..." Sonra beni de şaşırtan bir şey söylüyor: "İnşallah!.." Hagi'ye herkesin merak ettiği "Ümit Karan" ı da soruyorum: "Ümit her zaman büyük oyuncu!" diye başlıyor... Gerisini onun Türkçe'siyle yazıyorum: "Biz iyi yaptık. Ümit gidiyor, tekrar geliyor, çok iyi oynuyor. Ben çok memnun... Ben kalsa, Ümit yine gelecek(ti)... Sadece kış için yolladı ben... İyi yaptı... Ben çok memnun Ümit'ten!.." Bir de... "İsviçre maçında yaşanan kötü olayları unutun!" diyor... "Futbolun sadece spor, sadece keyif olduğunu hatırlayın!" Hagi'yle bir telefon sohbetinin bu köşede yer almasının asıl sebebi bunlar değil... Buralarda doğup büyürken sevgide zorlananlara karşın... Bu ülkede yaşadığı "beş-altı" yılın sonunda İstanbul'a ve Türkiye'ye duyduğu içten sevgiyi bilin istedim... G.Saray kadar, belki ondan da çok Türkiye'yi seviyor, onu da anladım... Ve hep dönmek istediğini bir de... Bir de bütün Türkiye'ye, yeni yıl mesajı var ki, o da kalmasın üstümde: "Boş verin... Her şeyin başı sağlık!" diyor, "Sağlık!" diliyor herkese... Başka da bir şey demiyor... Bu köşeye yazdım ki, zaferleri ve yenilgileriyle "hayat" ı böylesine içine sindirmiş "adam" lar da çok bulunmuyor işte... Futbol bahane...
|