Şemdinli'de umut
Sahne 1: Deniz Baykal'ın Şemdinli, Hakkari, Yüksekova gezisine katılmak için sabahın kör karanlığında Esenboğa'daki VIP salonunda buluşuyoruz. CHP'nin özel bir şirketten kiraladığı ufacık 7 kişilik bir uçakla seyahat ediyoruz. Baykal korumasını bile yanında getirmiyor. Bir tek, sadık kurmaylarından CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Sevigen ve büyük gazetelerin Ankara temsilcileri. Sevigen, uçakta ikram işini üstlenip bizlere sandviç, kahve ve Ferro Roche çikolata dağıtıyor. Baykal'ın konusu ise, içki yasağı, Tayyip Erdoğan'ın son demeçleri ve üst kimlik tartışmalarının Türkiye'yi kötü bir yere sürükleyeceği düşüncesi. "Bu bizim milli mücadeleyi bile anlamamaktır" diyor Başbakan'ın "TC üst kimliği" tanımına. Sahne 2: Van'dan İçişleri Bakanlığı tarafından kiralanan Sikorsky helikopterle geçiyoruz Şemdinli'ye. Baykal bu kez sessiz. Kıraç coğrafyayı, yanından sıyırtarak geçtiğimiz dev sıra dağlar, aralarından sicim gibi geçen dereleri, ara sıra beliren mezraları dikkatle izliyor. Ağzını bıçak açmıyor. Bir ara, "Bakın o uçaklardan" diyerek gökyüzündeki bir F16'yı işaret ediyor. "Ne bir insan var, ne bir hayvan, ne bina, ne bitki" diyor. Sahne 3: Şemdinli umduğumuzdan daha sakin, daha az gergin. Baykal, ilk önce Umut Kitapevi'nde ölen Zahir Korkmaz'ın annesi ve iki yetim çocuğuyla görüşerek siyaseten akıllı bir iş yapıyor. 30 yaşında bir öğle yemeği için uğradığı Umut Kitapevi'nde ölen Zahir'in ailesi, Şemdinli'ye gelip kendi kapılarını bile çalmayan Başbakan Erdoğan'a verip veriştirdi. Baykal Umut Kitabevi çıkışında ise, Başbakan'ı dinleyenlerin iki katı bir kalabalığa hitap ediyor. Sahne 4: Şemdinli ürkek, sindirilmiş bir yer değil, tam tersine herkesin söyleyecek bir çift sözü olduğu, kabuğunu kırmaya başlayan bir yer gibiydi. Halkı çok düzgün Türkçe konuşuyor. Kadınların başı açık ya da öylesine bir örtüyle Benazir Butto tarzı örtülmüş. Sokaklar benek benek mavi önlüklü okul çocuklarıyla bezenmiş. Koşuşturup gülerken kendi aralarında Türkçe konuşuyorlar. Halkın bir numaralı talebi, 9 Kasım'daki saldırının aydınlanmasıysa, ikinci talebi ünversite sınavlarına hazırlayan 'Mehmetçik Dersanesi'nin bir an önce açılması ve Irak sınırıyla ticaretin yeni bir sınır kapısıyla arttırılması. Şemdinli bölünmek değil insanca yaşamak istiyor. Sahne 5: 1 Kasım'daki dev patlama, bir çok ev ve askeri lokali tahrip etmişti. Bunun PKK saldırısı olduğu sanılıyor. Ama olayın derin devlet komplosu olduğu, askerlerin daha önce haberdar edildiği için lokale gitmediği söylentisi birileri tarafından bilinçli olarak yayılıyor. Oysa o günkü patlamada yaralanan 4 uzman çavus ve 3 polis var. Askerlerden biri gözünü tamamen kaybettiği için hala GATA'da yatıyor. Olay yerinde "Yaralananlar arasında asker de var mıydı?" diye soruyorum. İki genç, askerlerin de yaralı olarak taşındığını anlatmaya başlayınca, başka biri araya girip "Yoktu. Hiç asker yoktu. Onlara önceden haber verilmişti" diye ısrar ediyor. Gençler bu ısrarcı karşısında omuz silkip uzaklaşıyor. Ama Şemdinli'de halk, 11 Eylül saldırısının önceden MOSSAD tarafından Museviler'e haber verildiğine inananlar gibi, 1 Kasım patlamasının önceden gizlice askere haber verildiğine inanıyor. Sahne 6: Tüm gezi, müthiş bir Esat Canan organizasyonuydu. Şemdinli olaylarından sonra tüm Türkiye'de tanınmaya başlayan CHP Milletvekili'nin bölgedeki itibarına diyecek yok. Memleketi Yüksekova'ya geçtiğimizde, krallar gibi karşılanıyoruz. Konvoyumuzda son model BMW jipler ve şık takım elbiseli gençler var. Hepsi Esat Canan tayfasından. Yüksekova'da aynı soyadı taşıyan 500 kişi var. Canan'ın Doski aşiretinin Kuzey Irak'a uzanan kolu ise en az 7000 kişi. Hükümet Konağı önünde "Esad Canan'ı savunmak hukuku savunmaktır" ve Kürtçe "Esad Canan Rojeimen"Canan güneşimizdir) pankartları dikkat çekiyor. Baykal da Hakkari Milletvekili'nin bölgedeki DEHAP üstünlüğünü sarstığı düşüncesiyle keyifli ayrılıyor Yüksekova'dan. Sahne 7: Tekrar Sikorsky'ye atlayıp Hakkari'nin o muhteşem coğrafyasında helikopter dev boğazlar arasından süzülürken, Baykal neşeli. Çünkü Erdoğan gibi pankartlarla karşılanmış değil; hatta iktidar partisinin konuşmalarına göre, kendisinin daha dikkatli dinlendiğini düşünüyor. Yüksekova'nın DEHAP'lı belediye başkanının "Anayasa'nın 66'ncı maddesi değişsin" ve Hakkari Hükümet Konağı önündeki cılız bir "Roj TV'yle değil, çetelerle uğraşın" sloganı dışında gezide aykırı bir ses yoktu CHP lideri açısından. Bu da "oy" umudu doğuruyor Baykal'ın kafasında.
|