İmarbank mağdurları, SPK ve BDDK'nın kusurlu bulunmasının ardından ödemeler için bekleyecek. Dosya ancak Danıştay Genel Kurulu'nun kararıyla kesinleşecek ve ödemeler bu karardan sonra başlayacak.
Danıştay 13. Dairesi, İmar Bankası'nın yaptığı usulsüz devlet iç borçlanma senedi satışları nedeniyle BDDK ve SPK'yı kusurlu bularak zararın tazmin edilmesine karar verirken gözler, ödemelerin ne zaman ve nasıl yapılacağına çevrildi. SPK ve BDDK, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde kararı temyiz edebilecek. Bu durumda dosya, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu'nda ele alınacak. Genel Kurul, 13. Daire'nin kararını onarsa "hizmet kusuru" kesinleşecek. Genel Kurul, kararı bozarsa 13. Daire bozma gerekçesine göre kararını şekillendirecek. Bu karar kesin olacak.
ÖDEME NASIL YAPILACAK? "Hizmet kusurluluğu" nihai yargı kararına bağlanırsa idari ve mali özerkliği bulunan BDDK ve SPK, bonolardan kaynaklanan zararların tazmininde asli sorumlu sayılacak. 22 bin 95 mudinin İmarbankası'ndan aldığı bono ve tahvilin anaparası 728 milyon YTL tutuyor. Tahvillerin son vadesi ise Nisan 2004 olarak biliniyor. Böylece ana para artı vade tarihine kadar işlemiş faiziyle birlikte bu tutar 1 milyar 353 milyon YTL'ye ulaşıyor. Ancak, tazmin miktarı bununla da kalmıyor. Genellikle Ekim 2003'ten itibaren açılan davlarda, dava tarihi ile ödemetarihi arasında geçen süreye isabet eden yaklaşık 2 yıllık faizin de ödenmesi gerekiyor. Bu durumda fatura 1.9 milyar YTL'ye kadar yükseliyor. BDDK ve SPK her yıl gelir fazlalarını bütçeye aktarıyor. Maliye, aralarında BDDK ve SPK'nın da bulunduğu tüm özerk kurullardan 2006-2008 döneminde 3.9 milyar YTL gelir bekliyor. Ancak BDDK ve SPK'nın kaynakları ilk etapta zarar tazminine yetmeyeceği için Hazine'nin her iki kuruluşa borç vermesi ancak kusur tespiti yaptırarak zararı, ilgili idare yöneticilerinden talep etmesi bekleniyor.
KAÇ DAVA VAR? İmarbank Bono Mağdurları Derneği Başkanı Hüseyin Bektaş, SABAH'a yaptığı açıklamada, bono zararlarının tazmin ettirilmesi için yaklaşık 18 bin kişinin dava açtığını belirtti. Bektaş, "Gerek bölge idare mahkemeleri gerekse Danıştay'daki davaların hepsi özü itibariyle devletin hizmet kusuru bulunduğu iddiasına dayanıyor. Danıştay 13. Dairesi'nin kararı kesinleşirse devam eden davalara da emsal olacak ve yargı süreci hızla sonuçlanacak" dedi. Bektaş, Danıştay 13. Dairesi'nin ekonomik ve mali konularla ilgili ihtisas mahkemesi olarak kurulduğunu, bu nedenle dairenin "hizmet kusuru" tespitinin değişmesini beklemediklerini ifade etti.