Tuğçe Kazaz'ın Hristiyanlığı...
Ben Müslüman doğdum... Müslüman büyütüldüm... Ama hayatımın 10 yılı Katoliğinden, Protestanına, Ortodoksundan, Anglikanına kadar her mezhepten Hristiyanın arasında geçti... El Fatiha okurken, kilisede mum yakarak dilek tutmayı da önemsedim... Allah'ın evlerinin ayrımını yapmadım... Böyle yaptım ama, bütün bunlar Şamdan'larla, barlarla ve skandallarla ünlü mankenimiz "Tuğçe Kazaz'ın, aşkı uğruna Hristiyan olduğunu" söylemesine gıcık kapmamı engellemiyor... Sema Denker'le konuşurken, yine mağdur bir ifade takınmış: "Hristiyan birisine aşık olmanın nesi yanlış anlamıyorum ki..." demiş... Ona anlatamıyorum ki, Hristiyan birisine aşık olmanın kötü hiçbir yanı yoktur... Tartışılan şey, onun reklam amacıyla olup olmadığı belli olmayan Hristiyanlığı seçmesidir. Onu rahatlatayım... Ben onun Hristiyanlığı seçmesine söz söylemem... Tevfik Fikret'in papaz olan oğlu Haluk'a davrandığı gibi davranmam... Müslüman doğup Hristiyanlığı ya da başka dini seçenlere de laf etmem... Gönüldür, beyindir, tercihtir... O işlere karışmam... Allah'la kul arasına girmem...
Ama inanmadığını inanmış gibi söyleyenlere, her şeyi bir reklam metası haline getirenlere fena halde gıcık kaparım... Hristiyanlığı, ya da denize girerek gerçekleştirdiği vaftizde, bir inanç değişikliği değil sanal popülariteyle bezenmiş reklam kokusu ararım... Tuğçe demektedir ki, "Aşka çok yüce bir duygu... Onun için bu yüce duyguya Allah'ın şahit olmasını istedik... Yunanistan'da yaşayacağımız için de kilisede evlenmek zorundaydık..." Saçmalığı ve anlamsızlığı hangi birinden başlayarak göstereyim... Yüce duygu aşka, Allah'ın şahit olması için kiliseye gitmeye ve Hristiyan olmaya gerek yok. Allah zaten, dünyadaki tüm güzellikleri ve kötülüklerin şahidi... Allah'ın yüce duygu aşka şahit olması için Tuğçe'nin din mi değiştirmesi gerekiyor?..
Gerçek olan şu... Dünyanın her yanında, bu arada Yunanistan'da artık laik nikâh dedikleri belediye nikâhı kıyılabiliyor... Yüz binlerce Yunan genci, belediyede kıyılan nikâhla, aşklarını yaşıyor... Üstelik, bu nikâhı kıyanlar, doğma büyüme Ortodoks Hristiyan... Yani dinen her ikisi de kiliseye bağlı... Onlar kilisede nikâhı tercih etmezken, Müslüman doğup, Şamdan'larda, barlarda ve skandallarda ünlenen Tuğçe Kazaz isimli hanımefendinin, inadına inadına kiliseyi tercih etmesini samimiyetsiz buluyor gıcık kapıyorum. Müslümanlıktan, Hristiyanlığa geçmeye ne zaman nerede, neyi okuyarak, neyi öğrenerek ya da hangi ulvi duyguyu yaşayarak karar vermiştir Tuğçe Hanım?.. Şamdan'da mı, barlarda mı, gazetelerde 9 sütuna yaşadığı skandalların ortasında mı?.. Yoksa, kilisede kıydığı nikâhın da, tıpkı 9 sütuna olan manşetlerdeki gibi, yine manşetlerden görüleceğini mi hesaplamıştır bu küçük hanımefendi?.. Acaba onu da mı bir reklam kampanyasının parçası haline getirmeye çalışmaktadır?
Zevcesi, Yunanistan'da adı sanı duyulmamış aktör olarak geçen Yorgo Bey de, birkaç kelam etmiş aynı röportajda: Ben ülkemde bir aktörüm... Yunanca'ya ihtiyacım var... Hayatımızın Yunanistan'da geçmesi üzerine böyle bir karar verdik... Hayatımızı Türkiye'de kurmaya karar verseydik o zaman ben Müslüman olurdum..." Adı sanı duyulmamış aktör beye söylemek isterim ki, bir ülkede yaşamak ve evlenmek için din değiştirmeye hiç ama hiç ihtiyaç yoktur... Ortodoks Hristiyan olarak Türkiye'de yaşayabilir ve istediği Türk kızıyla da evlenebilir... Kendisi bu konuda zevcesi gibi cahil olabilir... Ancak insanları cahil farz etmesi çok sakıncalıdır... Zevcelerin durumlarına baktığımda, tencereyle kapağın birbirini bulmasının mutluluğuna şahit oluyorum... İçimden "Yüce Allahım diye geçiriyorum. Umarım sen de bu duruma şahitsin..."
|