| |
Orada var, burada yok mu?
Misak-ı Milli" sınırları içinde yer alan Musul-Kerkük, Lozan Antlaşması sürecinde bizden uçup gidiverdi... Elimizde, gelirlerinin çok büyük bir kısmını "petrole" harcayacak olan bir Türkiye kaldı... Devlet yönetiminin her kademesinde bulunan eski bir siyasetçi bana "Musul-Kerkük, Lozan'ın faturasıdır" demişti...
Musul-Kerkük'ün elimizden neden ve nasıl uçup gittiği bizde derinlemesine gündeme pek gelmez... Halbuki bu sürecin Trabzon milletvekili Ali Şükrü Bey'in Muhafız Alayı Komutanı Topal Osman tarafından öldürülmesi, daha sonra onun da Meclis önüne bacağından asılması, ardından da Birinci Meclis'in feshi ile yakın alakası vardır... Birinci Meclis'teki, aralarında eski bir deniz subayı olan Ali Şükrü Bey'in de yer aldığı muhalefet grubu Lozan'a karşıdır. Misak-ı Milli sınırlarından taviz verilmesine muhalefet ederler... Lozan ile ilgili gizli görüşmelerin tutanakları Türkiye İş Bankası tarafından cumhuriyetin ellinci yılında yayınlandı. Orada konuyla ilgili çok daha derin bilgi vardır.
Aslında Türkiye'nin ekonomik kalkınması, bunda petrolün yeri ve önemi, geçmişte petrol yataklarının yitirilmesi durup dururken aklıma gelmedi... Geçtiğimiz salı günü Silopi'den on altı kilometre uzaklıkta bulunan Kuzey Irak'taki Kabaruk Bölgesi'nde, oranın yerel hükümetinin Başbakanı olan Neçirvan Barzani'nin üç petrol kuyusunun sondajını başlattığını okudum... 1991 yılındaki Körfez Savaşı'ndan sonra BM ve ABD, 36. paralelin kuzeyini fiilen Kürtlerin yönetimine bırakırken bu bölgede petrol arama faaliyetlerine izin vermemişti. Kuzey Irak yerel hükümeti Saddam'ın devrilmesinden sonra özellikle Erbil, Dohuk, Süleymaniye ve Zaho'da petrol arama çalışmalarını hızlandırdı. Ortakları arasında ABD'nin eski Kosova Büyükelçisi'nin de bulunduğu Norveçli DNO şirketi iki yıldır petrol arama çalışması yapıyormuş... Sondajı başlayan kuyular onlarmış... Petrol sondajında kullanılan platformlar Türkiye üzerinden götürülmüş... Neçirvan Barzani, gösterdiği kolaylık için konuşmasında Türkiye'ye de teşekkür etmiş... Bölgesel hükümetin Petoil ve Energy adlı Türk şirketleriyle de petrol aramak için anlaşma yaptığını öğreniyoruz... Jeolojik araştırmalar bitmiş, sondaj faaliyetlerine geçilecekmiş...
Silopi'ye on altı kilometre ötede petrol sondajı haberinden bir zaman önce de, gene bizim sınırın hemen yanı başında bulunan Kamışlı kentinde doğalgaz çıktığını okumuştum. Taş atımlık mesafedeki Kamışlı... Kamışlı'da doğalgaz... Silopi'ye on altı kilometre mesafede Kabaruk... Kabaruk'da petrol... Belli ki, sınırın hemen yanı başı enerji kaynakları açısından bereketli...
Doğrusu insanın aklına takılıyor, acaba o bölgeye o kadar yakın olmamıza rağmen bizde "petrol ya da doğalgaz" olmaması mümkün mü? "Türkiye'de petrol olduğu" söylentisi benim gençliğimin en revaçta fısıltılarındandı. Sonra zamanla unutuldu. Halbuki petrole para yetiştiremediğimiz için ne krizler yaşadık, kalkınmayı büyük ölçüde yavaşlattık... "Bizde petrol var" fısıltısı bir yandan, petrolsüzlüğün sıkıntısı diğer yandan yürüdü... Bir araya gelemediler...
Son zamanlarda Kuzey Irak'tan gelen bu tür haberler insanın aklını, biraz da eskilerde kalan iddiaların etkisiyle yeniden kurcalıyor... Bu kadar yakınımızda petrol ve doğalgaz varken, bizde olmaması mümkün mü? Mümkün değilse, biz bugüne kadar bu servete neden sahip olamadık? İnsanın aklını kurcalayan tuhaf bir soru bu...
|