|
|
|
|
|
|
Kahve içmek uğruna...
Birkaç saatliğine yavrunuzla birlikte dışarı çıkacaksınız. Diyelim öğle vaktinizi bir kafedegeçirmek istiyorsunuz. Şunu bilin; birkaç saatlik bu zorlu etap için en az bir saat önceden hazırlık yapmaya başlamalısınız. Çocuğunuz küçükse çantanıza sığdırmanız gereken pek çok şey var. Biberonlar, hazır mamalar, kaşıklar, peçeteler, bezler, termos, sıcak su, ayrıca ılık su, süt, çıngırak, emzik, ıslak mendil, yedek giysiler ve onu oyalayacağını düşündüğünüz ne varsa... Dolayısıyla çantanız artık yaklaşık bir bavul büyüklüğünde devasa bir şey. Anahtar, kimlik, para ve cep telefonunuzu sıkıştıracak yer bulursanız ne ala... Asla iki çanta olmaz. Her şey bir çantada toplu ve düzenli durmak zorunda. Çantanız kullanışlı, fermuarı iki saniyede açılacak kadar iyi bir şey olmalı, yoksa yandınız... Çünkü sizinkisi büyük olasılıkla yolun tam ortasında -diyelim karşıdan karşıya geçerken- "beni kucağına al" diyecek, bu da iki çantayla zor olacak... Ya da arabanın arkasında kendi koltuğunda oturduğu beşinci dakikada sıkılacak, battaniye ya da emzik isteyecek... O sırada kar yağıyor olsa bile "güneş gözlüklerim nerede?" diyerek ağlayacak. Bu yüzden hep hazırlıklı olmalı, arabanızın içini hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak stüdyo tipi bir ev ortamına dönüştürmelisiniz.
RAHAT VERMEYECEK Hatta ve hatta yolculuğunuz sadece bir kafeye kadar bile olsa, onun daha önce hiç görmediği, büyüklere ait bir eşyayı torpido gözünde bulundurmalı, tehlike anında camı kırarak! bu nesneyi çocuğunuza vermeli ve o ne olduğunu tahmin etmeye çalıştığı sırada da arkanıza bir daha dönmeden, doğru düzgün araba kullanmaya konsantre olarak kafeye ulaşmalısınız. Diyelim nihayet vardınız. Sizinkisi eğer kafede yoksa "mama sandalyesi istiyorum" diye tutturacaktır, varsa da oturmak istemeyecektir. Diyelim oturdunuz. Ceketinizi falan çıkardınız. Şimdi ne olacak? Sipariş verebileceğinizi zannetmiyorsunuz herhalde. Sizinkisi de ceketini çıkaracak, o yetmeyecek, kazağını da çıkaracak, olmadı ayakkabılarını da çıkarınca rahatlayacak... "Kızım herkesin ayakkabısı ayağında. N'olur kazağını giy, soğuk" demeniz hiçbir şey ifade etmeyecek çünkü yanınızdaki küçük varlık artık oturduğunuzu, bir şeyler yiyip içmek istediğinizi ve tamamen soyunsa dahi bir müddet daha orada kalacağınızı adı gibi biliyor. Bu yüzden sizi delirtmek için elinden geleni yapacak... Bebek de olsalar böyle; hisleri çok kuvvetli olan bu sevgili küçük insanlar size rahat vermemek üzere doğru anı kollamayı pek iyi bilirler. Bebekse eğer; büyük olasılıka siz kahvenizden ilk yudum aldığınız sırada altına kaka yapacaktır; değerli eşyalarınızın olduğu çantanız, bir bez ve ıslak mendille tuvalete yollanıp geri geldiğinizde maalesef kahveniz de soğumuş olacaktır... Üzülmeyin sevgili ebeveynler, kafe maceranızı yaklaşık yirmi dakikada bir başka bir level'a atlayacağınız bir oyun gibi düşünün, ne de olsa en azından ilk etabı tamamladınız...
YENİ BİR ETAP... Bebek ağlayıp mama isterken, çocuklar yerlerinde duramayacak, kahvenizin tadına bakmak isteyecek, sonra bütün poşet şekerleri açarak sizin bakmadığınız bir anda hepsini kahvenize boca edeceklerdir. Ebeveyn bebeğe bir kavanoz mama yedirirken ya da bal tadındaki soğuk kahvesini içerken bir yirmi dakika daha hızla geçecektir. Bir sonraki aşama, artık sıkıldığını ve kafede onu ilgilendiren hiçbir şey kalmadığını belli eden minikleri oyalama aşamasındadır. Ne de olsa azıcık insan yüzü görmek istiyorsunuz; yani bir yirmi dakika daha kafede kalmak... O zaman görev başına. Çantanızda ne varsa çıkarın bakalım; bebekler anahtarlıkları ağzılarına sokmayı sevdiğinden onları oyalamak biraz daha kolay gibi; büyük olanlar da bırakın çantayı kendileri karıştırıp ne istiyorlasa bulsunlar... Kalkma vakti günün en güzel anı aslında. Toparlanma faslı bir on dakika sürse de, yol boyu bağırarak çocuk şarkıları söylemekten sesiniz kısılsa da işte evdesiniz artık. Sizinki öğle uykusuna yatıyorsa şanslısınız. Bal gibi ve soğuk olmayan bir kahve içebilirsiniz artık...
|
|
|
|
|
|
|
|
|