| |
İşte benim çözümüm!
İstanbul halkını ciddi biçimde tedirgin eden "tinerci-kapkaççı" vakalarını önlemekte çözümün "polis dayağından geçmediğini" söyledim. Hıncal Uluç'tan ağır bir eleştiri geldi ve ağabeyimiz şöyle bağladı: "Bana gelecekte değil, şimdi hemen bir çözüm söyle!" Söyleyeceğim. Ama önce neyin çözüm olmadığı konusunda anlaşmamız lazım.
Hortum Süleyman'ın Beyoğlu'nun ara sokaklarında yürüttüğü dayak uygulamalarının bu bölgeyi temizlemeye yetmediğini Hıncal Ağabey de zımnen kabul ediyor: Hortum Süleyman gitti, tinerciler geri döndü, diyerek. Çünkü bir bölgeyi rahatlatmak için alınan sert önlemler, tinercilerin bir süre için başka semtlere kaçmasına yol açar sadece. Bu da sorunu halının altına süpürmekten başka bir şey değildir. Zihin ve ruh yapıları itibariyle kendilerinin birer gizli faşist olduklarının bile farkında bulunmayanların savunduğu gibi, bu çocukları kafalarına birer kurşun sıkarak birer birer öldürmek veya hepsini birden toplayıp ıssız adalardan birinde tecrit etmek de tartışılmayacak kadar ahmakça ve hukuk dışı bir "güya çözüm"dür. Osmanlı'nın sokak köpeklerini itlaf ettiği gibi bu çocukları "itlaf" edemezsiniz.
Gerçek çözüm odur ki, o pusulasız çocukları "kendi içlerindeki suç canavarından da kurtarabilsin!" Benim aklıma gelen en etkili çözüm şu: Bu çocukları, hakim kararıyla ve devletin ciddi denetimi altında bir nevi "çalışma kampları"nda toplanarak üretime ve çalışmaya yönlendirmek! Çünkü dünyadaki en etkili ıslah ve geliştirme yöntemi insanı üretime dahil etmektir. Bu çocuklar, hem devletin hem de sosyal uzmanların ve tabii hekimlerin kontrolü altında birçok üretim alanında istihdam edilebilirler. Mesela, ağaçlandırma, mesela balıkçılık, mesela kamu yolları, köprüleri, viyadüklerinin inşasında... Mesela organik tarım alanında... Mesela mobilyacılıkta, çeşitli el sanatlarında mesela... Bunun yanı sıra çocuklara belirli bir ücret tespit edilip, kazançlarının banka hesaplarına yatırılması yoluyla, hayata tutunmaları ve güvenlerini kazanmaları sağlanabilir.
Temelde bu çocukların hapse atılmaları da gerçek çözüm değil. Çünkü hapishaneler "ıslah etmekten" ziyade küçük suçluyu büyük suçlu haline getirebiliyor. Hayatında hiçbir üretime katılmamış, alnının teriyle kazanmamış bir gencin, bizzat üretime dahil edilmesi hem yepyeni bir dünya yaratacaktır, bir yandan da belki en etkili bir "ceza yöntemi" olacaktır. Dünyanın en medeni ve demokratik ülkelerinde bile "kamu hizmetinde çalışmak" gibi bir ceza vardır, öyle değil mi? Bizde niye yok peki?
İstanbul Valiliği, son 5 yılda, sokakta yaşayan çocuklardan 19 bin 871'inin, çalışan çocuklardan ise 12 bin 780'inin ve de 1130 kız çocuğunun "koruma altına" alındığını açıklıyor. Ama bu bile yetmiyor. Çünkü çocuklar üretimin ve çalışmanın sihirli rehabilitasyonundan uzak yaşıyorlar. Çok mu romantik bir çözüm Hıncal Ağabey? (Hukuk ile ilgili itirazlarımı saklı tutuyorum!)
|