Yalamadan, kalaylamadan kazıklamadan...
Hayır... Tam bir şeriat devleti getirmek istediklerini sanmıyorum... Hayır... O amaçla söyledikleri günlerin üzerinden çok sular geçmişken, söyleye söyleye zorla onları öyle yapmayı da amaçlamıyorum... Hatta onun için fikriyatta ve zikriyatta pek uyuşmasak da, özel olarak gıcığına gıcığına üzerlerine gitmiyorum... Varlığımı varlıklarına bağlamadığımdan, varlıklarıyla ihya olmaya da niyetim olmadığından acayip objektif davranıyorum... Kimliğimi değiştirmeden, kimliğe saygı duyuyorum... Yalakalanma, kalaylama ve kazıklama dışında bir ilişki düzeyi tutturuyorum... Vicdanımı hür ve adil tutuyorum... Tüm bunları yapsam da, dün Hürriyet'teki fotoğrafları görünce, ben fena halde "Pes" oluyorum... Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Bey, Samsun'dan Ankara'ya dönüyor... Döner ya... Partililer, Bakan'a Kavak ilçesinde bir lokantada yemek veriyor... Verir ya... Devletin Valisi de yemek için verilen molada, lokantada yerini alıyor... Alır a... L şeklinde koskoca masada yemek başlıyor... Herkes güle oynaya, politika konuşa konuşa, dedikodu yapa yapa yemeğini yiyor... Bakan'ı oracıkta yakalayıverenler, acilen göze girmeye, hemencecik işlerini halletmeye çalışıyor... Çalışır a... Bu güzide topluluğun yemeğe başlamasından 5 dakika sonra, bir kadın geliyor mola verilen lokantaya... Kadının ismi Semiha Yıldırım... Ulaştırma Bakanı'nın eşi... Tesettürlü... Tesettürlü olması önemli değil... Ama sanıyorum tesettürüyle alakalı... Semiha Hanım için, tek başına oturacağı bir masa hazırlama... Yüksek zevatın yanı başına... Kadıncağız o masada, tek başına...
Şimdi biliyorum Bakan Bey diyecekler ki, "Ne alakası var... Biz erkek erkeğe politika konuşuyorduk... Eşim sıkılacağı için, ayrı masada yemek yedi..." Yalan değildir... Muhtemelen yanlış da değildir... Elbette sadece tesettürlü olduğu için de vaki olmamıştır bir başına yemek... Onlarca zevatın yanı başında, tek başına bir masada... Ama bazen sözler değil, resimler anlatır, kelimelerin kifayetsiz kaldığı durumları... "Bilmezdim kelimelerin bu denli kifayetsiz olduğunu" demişti Orhan Veli... Onu hatırladım... 15 erkeğin yanında... Tek başına başka bir masada... Baktığımda o kadına...
Bilir misiniz her türlü protokolde, Semiha Hanım'a Bayan Ulaştırma Bakanı adı verilir... Davet zarflarının üstüne, Binali Yıldırım ve Bayan Ulaştırma Bakanı diye yazılır... Kadını o derece yüceltmek için... Bizim de benimsediğimiz İngiliz Protokolü'nde böyledir... Protokolü geçtik... Bizim adetlerimizde, kadının bir başka masada tek başına yemek yemesi yoktur... Ben Annem'den böyle görmedim Sayın Bakan... Ben Babam'dan da böyle görmedim... Mümkündür ki, böyle bir şey yapsaydı, o babam, o annemi bir daha bulup da değil ayrı masalarda, aynı masada da yemek yiyemezdi... Bizim aile geleneklerimizde böyle bir sistem yok Sayın Bakan... Elbette benim aile geleneklerime göre Türkiye'yi yönetmeyeceksiniz... Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin geleneklerinde de böyle bir uygulama yok Sayın Bakan...
Biliyorum... "Ne kadar büyütüyorsunuz " diye içinizden geçiriyorsunuz... "Ne var ki bunda, böyle mesele yapacak " diye hayıflanıyorsunuz... Ama yalaklanmadan, kalaylamadan ve kazıklamadan söyleyeyim... Büyüktür bu konu Sayın Bakan... Tahmin ettiğinizden çok daha büyük...
|