Alt-üst olan kimlikler!..
Aslında haber, tam da Türkiye'deki alt ve üst kimlik tartışmalarının "üstüne" geldi. Başarılı ve çalışkan gazeteci arkadaşımız Ramazan Öztürk, bir süre önce İsrail'de gerçekleşen "organ nakli"nin kahramanlarını bir araya getirdi. Muhtemeldir ki, dramatik buluşmanın görüntülerini televizyonda izlediniz; ayrıntılarını gazetelerde haber olarak okudunuz. Ama, bir kez seyredilip geçilecek; bir defa okunup belleklerden silinecek "sıradan" bir haber değildi aktarılan. Tekrar tekrar yazılmalı, tekrar tekrar okunmalı, tekrar tekrar dokunmalıydı yüreklere.
12 yaşındaydı Ahmet. Savaşacak değil, sokaklarda oynaşacak yaştaydı daha... O da öyle yapıyordu. Oynarken vuruldu İsrail askerlerinin kör kurşunlarıyla... Hiç tanımadığı İsrailli akranı Samah Gadban adlı kız çocuğu da, savaşacak yaşta değildi, Ahmet gibi... Kalp hastasıydı üstelik ve uzun süredir onu hayata döndürecek "uygun bir kalp" bekliyordu. Uygun bir kalp? 12 yaşındaki bir çocuk için, yine 12 yaşındaki bir çocuk kalbinden "uygun" ne olabilirdi? Adlarının, kimliklerinin, milliyetlerinin, dinlerinin ne önemi vardı ki? Tabiatın ve hayatın onları buluşturduğu bir tek "ortak" kimlik vardı hakikat olan: Çocuk olmaları... Çocuk! O kadar...
Evet, manşetler doğru söylüyor. Evet, herkes hemfikir... Gelecek yıl Nobel Barış Ödülü vakti geldiğinde; eğer Ahmet'in babası İsmail Hatipoğlu'dan bir başkası bu ödülü alırsa, vicdanlar, bu yanlış hükmü verenleri asla affetmeyecektir. Zerrece önemi kalmayacaktır Barış Ödülü'nün bundan böyle... O baba ki; oğlunun intikam andı için "silaha el basmak" yerine; organ nakline izin veren belgeye mührünü bastı yüreğiyle... Karıştı böylece; alt, üst, yan kimlikler birbirine...
Kalbi, on iki yaşındaki Samah'a... Bir böbreği beş yaşındaki Yasef'e... Öteki böbreği dört yaşındaki Menucha'ya... Karaciğerinin parçası elli altı yaşındaki Adam'a... Yaşlarının ne önemi var? Hepsi İsrailliydi. İsrailli olmalarının ne önemi var? Şimdi "nere"liler peki? Kim soruyor kimliklerini?
Kimliklerimize sımsıkı sarıldık. Göstermedik, açmadık kimseye yıllarca... Sıkıştı kaldı cüzdanlarımızda... Şimdi ne yapmalı, başkalarının başka başka kimlikleri varsa nereye, nasıl yazmalı ortaklaşa? Kürtlerin taleplerini dile getiren insanın da soyadı Türk'se, ne yapmalı mesela? Ne diyor Ahmet Türk: "Türkler ve Kürtler, bin yıldır birlikte yaşıyor. Kurtuluş Savaşı'na katılmışlar. Mustafa Kemal'in sözleri var. Kürtler azınlık değil ama Lozan'a göre, azınlıkların sahip olduğu hakları bile kullanamıyorlar. Yok sayılmışlar. İhtiyaç duyulan haklardır. Bu halk, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını içine sindirmiş. Ama sahip olması gereken haklardan yoksun bırakılmış. Bunların yerine getirilmesi halinde sorun kalmaz." Haklar, insan hakları, kimlikler, kimlik cüzdanları?.. Hepsi tamam... Hepsini yapmalı... Tamam... Herkes bu ülkenin temel direği olmalı... Ama ne anlatıyor Samah'ın göğüs kafesinde atan Ahmet'in yüreği? "Alt-üst olur gider kanı kanımda..." Bütün kimlikleri yazmalı, bütün kimlikleri saymalı, tamam... Alt kimlik Türk, Kürt, v.s... Üst kimlik Türkiye Cumhuriyeti... Lakin... İnsan gibi yaşayınca herkes; "İsmail Hatipoğlu'nun mührü" basılmalı hepimizin nüfus cüzdanlarına kocaman: Tek kimlik: İnsan!
|