|
|
Kimi kadınlar...
Ünlü olmak çok kolay olduğundan; biraz güzel, hani artist gibi olanlara sinema, sahne, reklam teklifleri yağması bir o kadar çabuk gerçekleştiğinden ve de şöhret olmak için kuyruklara girecek kadar çok insan olduğundan sanıyoruz ki herkes şöhret sevdasında. Değil... Hasbelkader medyanın karşısına çıkanlar arasında beklendiği gibi fırsatları değerlendirmeyip, bundan rahatsız olanlar da var. Örneğin Feraye Tanyolaç... Bütün medya peşinde. Ben bile mesaj geçmiştim telefonuna ilk günlerde; konuşmak isterse hazırım diye. Ama o ne yaptı? Sessiz kalma hakkını kullandı. Bir kelime etmedi ilişkisi hakkında. İşte bu duruşu hoşuma gidiyor benim. O üreten bir kadın sonuçta. Mesleği olan, işini yapan bir kadın... Tabii ki aşık olacak, sevecek, evlenecek ama bir erkeğin sevgilisi, arkadaşı olarak 'var olmak' istemiyor. Sadece işi hakkında röportaj vermeyi tercih ediyor. Demek ki reklam peşinde koşmuyor! Mehmet Ali Erbil'in eski eşi Sedef de öyle. Çoğumuz onu şöhret peşinde koşan, ünlü bir erkekle birlikte olup ünlü olmaya çalışan biri zannettik başta. Yanıldık. O günlerde de sevmemişti gündemde olmayı, şimdi de. Ortalıkta görünmemeye gayret ediyor. Kimileri ucuz reklam peşinde koşarken kimileri reklamdan uzak duruyor...
|