Bana ihaneti öğret!..
İtiraf etmeliyim ki Gülşen isimli güzel kız, bütün Türkiye'ye "Of" çektirmeden, bana "Of" çektirmişti... Bütün Türkiye onu sevmeden, ben onu sevmiştim... Beşiktaş'lı olduğunu öğrenmeden ben ona vurulmuştum... "Of Of" kadar popüler olmayan, ama Of Of'dan çok daha derin anlamlar içeren şarkısında... Hani, "Bana bir ihanet borcun vardı..." dediği şarkısında... Hani, "Ödedim sonunda ağlayarak..." diye devam ettiği... "Çoktan haketmiştin bunu üzgünüm..." diye serzenişte bulunduğu... Hani, "Berabere bitti bu aşk..." diyerek intikamını tescillediği şarkısında sevmiştim Gülşen'i ben... Neden sevmiştim ihaneti acaba?.. Neden sevmiştim berabere biten bu aşkı acaba?..
"Kapitalizm son yıllarda yeni bir insan modeli ortaya çıkardı... Anlık yaşayan... İletişimi zayıf... Bencil... Bu akım, insanları evlerini, mobilyalarını, eşlerini değiştirmeye yönlendiriyor... Bir dönem eş değiştirmek modayken, şimdi yedeklemek moda!.. Şu an, popüler, elit, marjinal her kesimde bir yedekleme hali var... Bu olay adeta bir trend... " Aktüel'in "3'lü İlişki Kentteki Kumalar" isimli haberinin alt başlıklarından biri Psikolog Erdinç Öztürk'ün söylediği bu sözler... "Bir dönem eş değiştirmek modayken, şimdi yedeklemek moda... Polüler, elit, marjinal herkes yedekliyor..." diyor Erdinç Öztürk...
Ben kadınların, tenlerinin bir yerinde olmasa bile, kafalarının gizli bir yerinde, bir erkeği yedeklediklerini öğrendiğimde, kocaman adam olmuştum... Kadınlarla ilgili çok şey bildiğimi sanırken, hiçbir şey bilmediğimi görmenin travmasını yaşamıştım... Erkekle kadının ne kadar farklı olduğunu o zaman kavramıştım... Erkek, kafasında yedeklemiyordu... Zaten hep yedekli çalışıyordu... Aslında buna tam yedekli çalışma da denmezdi... Kadını bir yere koyuyor... Başka kadınları da başka yere... İki mekanizma beynin iki ayrı yerinde iki kompartıman biçiminde ayrı ayrı çalışmaya devam ediyordu... Birbirini üzmeden... Birbirine dil uzatmadan... Birbirlerine müdahale etmeden... Beyinde "güzel güzel" yürüyen iki ayrı kompartımanın sorun yaratması, erkeğin beyninde değil, gerçek hayatta oluyordu... Erkek beyninin kompartımanlarında ayrı ayrı yaşayan kadınlar ancak gerçek hayatta birbirlerinden haberdar olunca, deprem meydana geliyordu... Yoksa, aynı beyinde, iki ayrı mekanda, birbirlerinden habersiz yaşadıklarında, ortalık süt limandı... Hülya Avşar, bu durumu önceden farketmiş, kocasının beyninde yaşadığı kompartımanda ayaklarını uzatıp kendince rahat etmişti... Öteki kompartımanda olanları merak etmeyerek... Müsvedde erkek feministler, Hülya Avşar'ın bu ince, şeytani ve kadınsı zekasını anlayamadıklarından, söyledikleri karşısında birbirlerine mel mel bakınmışlardı... Kadın beyninin içinde, gizli bir yerlerde, bir şeyleri yedekliyordu... Erkek, gerçekte yedeklemeden kompartıman usülü çalışmaya devam ediyordu...
Psikilog Erdinç Öztürk, İstanbul'da 200 evli çift üzerinde yaptıkları saha araştırmasının sonuçlarını verirken, eşlerin yüzde 61'inin, evliliğin ilk 3 yılında birbirlerini aldattıklarını söylüyordu... Söylenenler, erkek ya da kadının, yedekli ya da yedeksiz ihanet üzerine çalıştığını gösteriyordu... Ve nihayet ihanet, intikam halini alıyordu... "Bana bir ihanet borcun vardı" diyerek... "Ödedim sonunda" diye ağlayarak... "Çoktan hak etmiştin bunu üzgünüm" diye haykırarak... "Berabere bitti bu aşk" diye rahatlayarak...
|