|
|
Güzel İzmir
Ege Palas'tan kuş bakışı Alsancak'a bakıyoruz. On iki, on üç yaşında teyzemlere gelip balık tuttuğumuz yere hiç benzemiyor. Kocaman heykelli meydandan sonra geniş bir sahil şeridi olmuş. Kordon Boyu'nca yan yana çok güzel kafeler, lokantalar açılmış. İstanbul'da o üstünüze gelen kalabalık yok. Sahip boyunca yan yana bakımlı apartmanlar var. Nice şehri gibi.
SİNEMAYA ÖDÜL VERİLDİ Caddeler özenli, tertemiz insanları medeni. Kültür ve sanatla da taçlanmış. Akşamına Sinema Burada Festivali'nin fuarın içindeki salonunda bana ödül veren belediye başkanını tebrik ettik. Gayet tevazu içinde "Esas Ahmet Priştina zamanında başladı değişim. Bayrağı biz devraldık. Sessiz sedasız güzel projelere devam ediyoruz" dedi. Onur ödülü töreni çok duygulu oldu. Yönetmen Ülkü Erakalın, Türk Sineması üzerine yazdığı bir şarkıyı ilk defa okudu. "Yıldızlar Gökte Yaşar" adlı kendi yazdığı tek kişilik bir oyunu oynayacak, kah güldürüp kah ağlatarak. 10 Ekim'de İstanbul'da AKM'de galası var. Birlikte ödül aldığımız sinema tarihi yazarı Agah Özgüç'le sohbet etmek çok güzeldi. Gene ödüllü Necip Sarıoğlu ile dün ve bugünü konuştuk. Beni davet eden Oğuz Makal'a ve bana yardımcı olan sinema okuyan hepsi birbirinden güzel İzmir'in güzel kızlarına teşekkür ettim. İzmir'e giderseniz "Rain"e mutlaka uğrayın. Yeğenimizin kızı iki yaşında. Havaalanına gitmeden Sönmez'in kardeşi, karısı, çocukları ve ablası Nurten Abla'yla kahvaltı ettik. Küçük Serra elimi tutup bizimle asansöre binip "Ben Filiz'in kızı olacağım" diye ağlamaz mı! İzmir'den ne getirdim dersiniz? Kahvaltıda keşfedip üç tane yediğim boyoz! Milföy hamurundan içi tahinli. Lütfen deneyin bakalım haklı mıyım?
NOT: Televizyonda reklamlarda bir de baktım Hülya Koçyiğit! Karşısında da kendi gibi kabiliyetli bir bızdık... "Bütün seni sevenler gibi daha önce kızıyla şimdi de torunuyla oynayan belki de dünyada bir tek sensin güzel arkadaşım" diye seslenmek istedim.
|