| |
Askeri konuşturmak
Genelkurmay Başkanı Org. Özkök'ün açıklaması, son günlerde dallanıp budaklanan ve pek de iyi niyet kokmayan spekülasyonların önünü kesebilecek mi? Sanmıyoruz. Göreceksiniz bu kez de Org. Özkök'ün açıklamasında iddialara konu olan kapıların tümünün kapatılmadığı öne sürülecek.
Komutanların sadece savunma ve güvenlik konularında görüş belirtmelerini, onu da hükümet izniyle yapabilmelerini isteyen AB yetkilileri son günlerdeki çıkışları kaşlarını kaldırarak izliyor olmalılar. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt konuştu. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Cömert konuştu. Dün de Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök yazılı açıklama yaptı. Peki bu çıkışlar, AB'nin kriterlerine ve çizdiği çerçeveye uygun mu? Bakalım. Üç komutan da konuşmadı, konuşturuldu. Büyükanıt ve Cömert, Silahlı Kuvvetler'in güvenilirliğine ve saygınlığına gölge düşürmeye, terörle mücadele gibi asli, anayasal görevlerini kösteklemeye yönelik iddialara yanıt vermeye zorlandı. Özkök ise şahsını hedef yapan ve komuta kademesinde rahatsızlık yaratacak spekülasyonlara... İlk iki komutanın konuşmaları savunma ve güvenlik konuları kapsamında değerlendirilebileceği, Özkök'ün açıklaması ise kurumsal ve kişisel hakların korunmasına yönelik olduğu için, bize göre AB kriterlerine uygun. Ayrıca sivilin askeri denetlemesinde aranan üç ilkeye de. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) "sivilleşme" projesi danışmanlarından Doç. Dr. Ümit Cizre onları şöyle sayıyor: 1- Kurumlar arasında görev ve sorumluluk alanlarının ayrıştırılması, 2- Şeffaflık ve açıklık, 3- Hesap verilebilirlik. Üç komutan da bu ilkelerin gereğini yerine getirdiler..
Kuyuya taş atan atana Org. Özkök'ün bir dizi yalanlama içeren açıklaması üstünde biraz durmak gerekiyor. Malum; eski bakanlardan, devlet umuru görmüş Korkut Özal, Aktüel dergisine verdiği demeçte, "Özkök'ün Türkiye'nin gidişatına en uyumlu insanlardan biri, konuşmaları ve değerler sistemiyle ideal Genelkurmay Başkanı olduğunu" söyledi ve "Ben Başbakan olsam 'Hilmi Paşa'nın görev süresini bir yıl daha uzatabilir miyim' diye düşünürüm" dedi. Bu öneri Özkök hakkında bir süredir fısıldanan "Fethullah Gülen'in takdirini kazandığı" iddialarıyla yanyana getirilince yığınla komplo teorisi ortalığa saçılıverdi: "Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığı'nın önünü kesmek için, Özkök'ün önce görev süresi uzatılacak, sonra 2007'de AK Partililer'in oylarıyla cumhurbaşkanlığına seçilecek!" Silahlı Kuvvetler'in yıpratılmasından Özkök'ün kişiliğini örselemeye kadar, aklınıza ne geliyorsa var. Genelkurmay Başkanı dün görev süresinin uzatılmasına ilişkin "Ne düşüncesi, ne de beklentisi olmadığını" vurgulayarak, o fısıltıların kaynaklarını kurutmaya çalıştı. Amacına ulaşacak mı? Kuşkuluyuz. Zira malum çevreler bu kez de açıklamanın satır aralarında buzağı arayacaklar. Örneğin, "Özkök görev süresinin uzatılmasını reddetti ama cumhurbaşkanlığı tekliflerine kesinlikle kapalı olduğunu ifade etmedi" diyecekler. Hem de "Bu konudaki iddialar 13 Nisan 2004'te düzenlediğim toplantıda açıklığa kavuşturulmuştur" hatırlatmasına rağmen. (Özkök o tarihte, "Tarafıma hiç kimse böyle bir vaat veya teklif getirmemiştir. Getirmeye cür'et edecek birilerinin olduğunu da sanmıyorum" demişti.) Türkiye çok tuhaf bir ülke. 1999'da asker alkışlanıyor, sivil yönetim yuhalanıyordu (Ahmet Taner Kışlalı'nın cenaze töreninde yaşanan olay), bugün tam tersine tanık oluyoruz. Ama ikisinin de özü aynı: Kışkırtma. O çevrelere, Org. Özkök'ün 13 Nisan 20004'teki açıklamalarından bir bölümü daha hatırlatalım: "Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinden siyaset yapmak tehlikelidir!" Hele bu dönemde...
|