|
|
|
|
|
|
Madonna'nın beni beğenmesi ilk anda şaka gibi gelmişti...
Ödüllü, dünyaca ünlü bir Türk yönetmen olarak Türk sinemasına çok katkı yapmadığınızı savunanlar var. Kendinizi İtalyan olarak mı görüyorsunuz artık? Peki ne tip bir katkım olması gerekiyormuş? Bence yönetmenin Türk'ü, İtalyan'ı Fransız'ı yok. Yönetmen yönetmendir! Herhalde bunu söyleyenler Türk olmanın ne kadar zor olduğunu bilmiyor. Ne kadar zorluklarla karşılaşıldığını, herkesten daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini...
* Hala sürüyor mu bu önyargı? Her zaman! Benim üzerimden kalktı tabii. Ama İtalya'da Oscar için yabancı film seçileceği zaman bütün gazetelerde Türk yönetmene dönüşüyorum! O dönem geçtikten sonra yeniden Türk asıllı İtalyan yönetmen oluyorum.
NASIL KATKI İSTERLER! * İtalyanlar sizi İtalyan sayıyor artık. Neden Türk yönetmen olarak Türkiye'de yapılmış bir filmi dünyaya açmıyorsunuz? Hamam diye bir film yaptım. Bu film Türkiye'ye turizm açısından büyük katkı sağladı. Ama hükümetten, 3 sene sonra bana teşekkür mektubu geldi! Film, Türkiye'deki bir seçici kurul tarafından Oscar'a aday adayı gösterildi. Ama aynı dönemde Kültür Bakanlığı bir başka uydurma kurul düzenleyip Hamam'ı kabul etmedi, başka bir filmi yarışa soktu. O zaman soralım Türk sinemasına nasıl katkı sağlayabilirmişim!
* Kırgın mısınız yani? Değilim ama bir cevap isteniyorsa buraya bakılsın. Bütün bunlardan sonra, herhalde film turizmi etkiledi, Türkiye'ye karşı sıcak bir ilgi yarattı ki, 'Türkiye için tanıtım filmi çeker misin' diye sordular. 'Hayır' dedim.
* Size sahip çıkılmadığını mı düşünüyorsunuz? Ben 8 yıldır yönetmenlik yapıyorum. Hayatımda bir kez; iki yıl önce David de Donatello ödüllerini kazandığım zaman AKP Hükümeti'nden bir tebrik mektubu aldım. Çok hoşuma gitti...
* Böyle şeyler yaşadığınız için mi Türkiye'de film çekmek istemiyorsunuz? Bunlarla alakası yok; benim İtalya'daki, gelişen sinema endüstrüsindeki yerim öyle bir durumda ki onu bırakıp da başka bir yere kaymam zor. Belirli sorumluluklarım, bana yatırım yapmış belirli insanlar var.
* Türkiye'de birileri yurtdışına açılmak için bir taraflarını yırtarken sizin için ne ifade ediyor dünyaca ünlü bir yönetmen olmak? Meşhur olmak çok geçici bir şey. Mesela öyle yıllar oluyor ki herkes benden bahsediyor... Bir yıl sonra çok az bahsediliyor! 'Karşı Pencere' gösterime girdiğinde kıyamet kopmuştu İtalya'da. Sonra aynı yerlere gittiğimde hayal meyal hatırlar oldular.
* Tam da bu noktada Madonna'nın beğenisi sizin için ne ifade ediyor? Kalabalık bir arkadaş grubuyla yemek yerken TV izliyorduk. Madonna çıktı, röportajda soruyorlar 'Hangi İtalyan yönetmeni beğeniyorsunuz?' diye. 'Fellini'nin bütün iyi ve kötü filmlerini beğeniyorum' dedi. Ben de içimden 'Bu da hala Fellini diyor' diye geçiriyorum. 'Peki yenilerden kimi beğeniyorsunuz?' deyince 'Ferzan Özpetek' dedi, 'En sevdiğim film de Karşı Pencere...'
* Tabaklar havaya mı uçuştu? Şaka zannetim! Komik buldum.
* Bahsettiği kişi siz değilmişsiniz gibi mi geliyor? O duygum hep var zeten; hiç kaybolmuyor. Sonra telefonlar, mesajlar gelmeye başladı. Sonra şunun farkına vardım; bu kadının söylediklerine çok önem veriliyor. Bir arkadaşım da 'Acaba İtalyan yönetmenler bu konuda ne düşünürler' dedi. Haklı! Düşünsenize, buraya Pakistanlı bir yönetmen geliyor ve Türk olarak tanınıyor. Ve Madonna diyor ki, 'Benim Türk sinemasında en beğendiğim yönetmen Pakistanlı o adam.' Bir tuhaf düşünmez misiniz? Yine İtalyanlar çok iyi insanlar; seslerini çıkarmadılar. (gülüyor)
* Şimdi Hollywood kapıları da açılır size! Amerika'yla ilişkilerim iyi. Altı aydır bir menajerim var. Adam beni ajansına almak için çok çalıştı, sıkı biri. Bir yandan da bu biraz başıma dert açtı. Devamlı olarak Amerikan sinemasından senaryo geliyor. Benim İngilizcem öyle mükemmel bir İngilizce değil. Senaryo okuyan bir grup sürekli bana çeviri yapıyor. En son gelen senaryo hoştu ama...
|
|
|
|
|
|
|
|
|