kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Refik Durbas @ SABAH
 

Farkında mıydık Sulhi Dölek'in?

Senaryoları ile ülkemizde televizyon izleyicilerinin beğenisini kazanan, ama bence asıl edebiyatçı kimliğiyle önemsenmesi gereken Sulhi Dölek, genç yaşında geçen hafta aramızdan ayrıldı. Günümüzün böylesi yaygın kitle iletişim araçlarında adını duyuran bir yazarın, neredeyse yaşı kadar öykü, roman, çocuk kitabı yazmasına karşın, o kitaplarının yazdığı senaryolar kadar geniş kitlelere ulaşması gerekmez miydi? Sevgili Sulhi Dölek'i mutlu edecek de bu idi; ama yazarların, mutlu olabildiği dünyanın neresinde görülmüş? Necati Tosuner, "Cumhuriyet Kitap" ekinin 31 Mart 2005 tarihli sayısında Dölek ile yeni romanı "Küçük Günahlar Sokağı" vesilesi ile bir konuşma yapmıştı. Bu, sanırım onunla yapılan son konuşma olarak edebiyat tarihinde yerini alacak... Dölek'in aziz hatırasına, o konuşmadan kimi bölümleri aktarmak istiyorum. "Pilot olmak istiyordum. Sonra kendimi Deniz Lisesi'nde buldum. Pilot olamadıysam da, Deniz Harp Okulu'nu bitirip deniz subayı oldum. Sonra Amerika'ya gittim gemi inşa yüksek mühendisi oldum. Michigan Üniversitesi'ndeki üçüncü yılımda, 1974'te "Korugan" ı yazdım. Onunla, Milliyet Yayınları'nın ilk roman yarışmasında, yüzlerce dosya arasından ödül alınca, kendi kendime dedim ki: "Galiba yazar da oldum!" Daha lise sıralarında öyküler yazmayı deniyordum. İlk öyküm yayımlandığında 19 yaşımdaydım. 1969 yılında, 21 yaşımdayken, bir öyküm Varlık Yıllığı'na girdi. Aynı yıl, Yusuf Ziya Ortaç Armağanı'nı kazanıp Akbaba'da yazmaya başladım. Ama bana yazarlığımın asıl başlangıç noktası hep "Korugan" olarak görünür." "Roman benim en sevdiğim ortam. Atmosfer oluşturmak, kişiliklerin derinliğine inmek, neden-sonuç ilişkilerini irdelemek ve bunun benzeri başka açılarından roman yapısını daha elverişli buluyorum. Sanki, asıl o denizin balığıyım." "Truva Katırı" adlı romanımdan uyarladığım "Koltuk Sevdası", ekranlarımızdaki ilk politik hiciv güldürüsüydü. TRT'- de başladı. 12. bölümde "iyi saatte olsunlar" ın gazabına uğradı. Özel bir kanala geçtik. Bir süre sonra o kanalda diziye "sponsor" olan firma açıkça ve dürüstçe, "Hükümetle aramız bozulacak..." diyerek desteğini çekti." "16 yıldır "medarı maişet motoru"nu sadece yazarlıkla çeviriyorsam, büyük ölçüde televizyon dizileri sayesinde bu... Senaryo yazımını, özellikle televizyon senaryosunu, sanat değil, zanaat olarak görüyorum. Yazdığım her senaryoya, edebiyatın tadını, mizahın gücünü ve insan sıcaklığını katmaya çalışıyorum."

İYİ BİR EDEBİYATÇI
Sulhi Dölek'in ilk yazısı 1969 yılında yayınlanmış, bense 1962'den beri edebiyat dünyasının içindeyim, aynı zaman ve mekanlarda çalıştığımız halde, benim için ne üzücü ki, hiç yüz yüze gelip iki kelime konuşamadık. Fakat şu satırlar, iki yazarın gönül bağının bir göstergesi sayılamaz mı? "Senaristliğimle ilgili epey yazı ve haber çıktı. Ama içlerinde sadece iki tanesi, Hürriyet'te Doğan Hızlan ve Sabah'ta Refik Durbaş, edebiyatçılığımın yazdığım dizilere katkısını işledi." Sevgili Doğan Hızlan gibi ben de gerçekten Dölek'in iyi bir edebiyatçı olduğuna ve senaryolarına bu yönünün güç kattığına inanıyorum. Sahi, televizyon senaryolarına bunca ilgi gösteren "medya"mız, Dölek'in aramızdan ayrılışını, bir edebiyatçıya yakışır düzeyde verebildi mi? Dölek'in senaryoları mı kalacak edebiyat tarihine, yoksa imzasını attığı romanları ve öyküleri mi? Kendi deyişi ile "zanaat" ı mı, yoksa "sanat"ı mı? Yanıtı, soruların içinde değil mi?

***

* "Bombay Sapphire Bardak Tasarım Yarışması", genç Türk tasarımcıları yaratıcı bir kadeh tasarlamaya çağırıyor. Gençler, yapıtlarını 25 Aralık'a kadar www.designerglasscompetition. com'a gönderebilir.

* Resim sanatının fotoğrafı nasıl dönüştürebileceğine bu dönüştürme eylemini "gizlemeyen" Murat Akagündüz, Antonio Cosentino, Altan Çelem, Hakan Gürsoytrak, Mustafa Horasan, İrfan Önürmen, Mustafa Pancar, gibi ressamların katılımı ile düzenlenen "Sınır Deneyimleri" başlıklı sergi, 10 kasımda Akbank Sanat'ta açıldı.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Farkında mıydık Sulhi Dölek'in?   / 13-11-2005
 Camaltında devr-i alem   / 30-10-2005
 Borusan Filarmoni sezonu açtı   / 23-10-2005
 "Mücevher" bir konser, bir kitap   / 16-10-2005
 Galataport'ta Assos taşları   / 09-10-2005
 Heykel yakarak dışa açılınmaz   / 02-10-2005
 Çocukluğumu seviyorum, kedileri de   / 25-09-2005
 Bir caz mevsimi daha   / 18-09-2005
 Sözcük avının yol haritası   / 11-09-2005
 Yazılmaz, yaşanır bir sonbahar   / 04-09-2005
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Ben hırslıyım diyen varsa bu yazıyı okusun
Her zaman...
MEHMET ALTAN
On üç aylıkken öldünüz mü?
Türkiye Şeker Bayramı'nın...
ÖNCEL ÖZİÇER
Gücü kullan, çok yaşa
Önceki akşam Türkiyeİsviçre maçını...
KAZIM KANAT
Sahi siz hiç gemileri yaktınız mı!
Önce Konya...
REFİK DURBAŞ
Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde
Kültür-sanat olaylarının...
Cherooke sağlam bir seçenek
Cherooke sağlam bir seçenek
Chrysler
Amerikan otomobil tarihinin "En etkileyici"...
100 uçak 100 nokta
100 uçak 100 nokta
Uçak sayısıyla birlikte dış hat uçuş noktalarını da artıran Türk Hava...
Kendine on dakika ver
Okuyucularımdan aldığım maillerin çoğunluğu yogaya nasıl...
Ekmek kokusuyla uyanmak
Evde ekmek yapılan günler yeniden başladı. İster makineli ister makinesiz,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.