Brövenin Atatürkçesi neydi?
Herkesin belirgin bir gerilimi var! Her alanda sinir harbi yaşamıyoruz. Ülkenin çok iyi durumda olduğuna inanan veya en azından inandığını söyleyen başbakan bile yeterince huzurlu görünmüyor! Kimse sıcak sıcak bakmıyor. Böyle bir ortamda her şey gerçekte olduğundan daha karanlık görünüyor. Bu da sadece muhalif bakış değil; iktidar mensupları da kendilerini çok iyi hissetmiyorlar. (Çok iyi kazananlar ayrı!) İyi şeyler küçük, kötüler büyük algılanıyor. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın bröve değişikliği de böyle oldu. Bir tür ' zamanlayamama' sorunu yüzünden, brövenin değişmesinde bit yeniği arayanların gönülleri daralıyor, öfkeleri kabarıyor: - Tam da Avrupa Parlamentosu'ndan birtakım üyeler ' Atatürk fotoğrafları artık duvarlardan inmeli ' demeye başlayınca mı aklınıza düşü bröve değişikliği? Olamaz böyle şey! Kocatepe'deki Atatürk çiziminin olduğu bröveyi geri istiyoruz! Bir an düşünelim: Acaba bu tür bir değişikliği bir kuvvet komutanlığı değil de bir bakanlık yapsaydı şimdi ülke olarak ne hallerdeydik? Tanklar yürümez miydi? Fakat bizzat o tankların bağlı bulunduğu Kara Kuvvetleri Komutanlığı kendi iradesiyle üzerinde Atatürk'ün çizimi olan bröveyi değiştirince ne olur? Atatürk'ün hatırasına karşı saygısızlık mı edilir? Büyük bir tarihi kişiliğe karşı yapılacak en büyük saygısızlık, o ülkede her şeyin miladı olarak bir tür ' Tanrı Önder' yaratma sapkınlığıdır! Bu milletin ilk ve tek kahramanı Atatürk imiş gibi hissetmek veya öyle hissetmiş gibi yapmak, üstelik öyle hissedilmesi için çalışmak herhalde Gazi'ye yöneltilebilecek en iğrenç aşağılamadır: - Sen ki Ali Rıza Efendi'den ve Zübeyde Hanım'dan doğup bizi yarattın. Senden önce hiçbir şey yoktu. Karacı da sen, havacı da sen, denizci de sensin! Meteler, Oğuzlar, Alparslanlar, Fatihler, Yavuzlar palavradır, bir tek sen hakikatsin! Hiçlikle eşdeğer kişiliklerin bu millete reva gördüğü laik dininin amentüsü budur! Gazi yaşarken belki bazı ' sefahat demlerinde ve sekr hallerinde' bu tür şaklabanlıklara bir an şamata olsun diye katlanmıştır ama eğer şimdiki gibi resmi ve iddialı tapınmacı Atatürkçülük tarzını görse tiksintiden çılgına dönerdi! Zaten merak da edilmesin, Gazi dirilecek olsa, günümüzün tören Atatürkçüleri onu ' Atatürk düşmanı' diye karalamaya kalkarlar! Ne olur, böyle konuları ' oğlu olan görmemiş' gibi değil de büyük evlat yetiştirme yeteneğine sahip milletlerin dengeli bireylerine özgü akıl ve zevk ölçüleri içinde tartışmaya çalışabilsek?! Kara Kuvvetleri Komutanlığı, insanlık tarihinin en köklü askeri örgütlerinden biri olarak üzerinde Atatürk çizimi bulunmayan bir bröveyi daha kuşatıcı, daha cihanşümul daha evrensel ve hepsinden önemlisi daha estetik bir başkası ile değiştirmeyi neden deneyemesin? Herhangi bir kuvvet komutanı sağlıklı bir özgüvenle tören Atatürkçülüğünün ezberinden dışarı çıkar, kıyamet mi kopar? Aslında şahsen yeni bröveyi eskisinden daha zevksiz buluyorum! Mantık olarak, Türkiye gibi bir ülkenin Kara Kuvvetleri'ne seçilecek brövede Atatürk'ten çok daha eski izler görmeyi tercih ederim. Fakat ne ilginçtir ki, ' elimizdeki eski ve yeni brövelerin hangisi' denirse Atatürklü olanı tercih ederim. Üzerinde Atatürk bulunduğu için değil, üzerinde gerçekten pek estetik bir figür olan ' Kocatepe'deki Atatürk' bulunduğu için! Elbette devrimci arkadaşların bu ' hassas' tutuculuğunu kınamıyorum. AB sürecinde milli olan her şey aşağılanırken askeri yetkililerin de sanki ' Atatürk rahatsızlığı' yaşamaya başladıkları şeklinde bir izlenim doğmasına gösterdikleri tepkiyi saygıyla karşılıyorum. Ancak artık, her şey için 'Atatürk'ü çıkış noktası sayma şartlanmasından kurtulmalıyız. Ülkemizdeki en korkunç yasak, hayallerimizdeki ' kimse Atatürk'ten büyük olamaz' zinciridir. Bu bröve tartışması etrafında kimin daha Atatürkçü vaziyet aldığını merak edenlere cevabım ' hiçbiri' olur. Zira Atatürk bu bröve ile ilgilenecek olsaydı işe önce kelimenin Türkçe'sini bulmaktan başlardı!
|