| |
Kitap ve vicdan
Adalet Bakanı Çiçek, cezaevinde bunalıma girip intihar eden Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı'nın dava açılmadan dört ayı aşkın süredir tutukluluğunun sürmesinde hukuka aykırılık olmadığını söyledi. Doğru; kara kaplı kitaba uygun. Peki ya vicdana?.
İsimsiz bir ihbar mektubu, sonunda bir hayata mal oldu. Franz Kafka'nın "Dava" romanındaki karabasan gibi. Onda da gücü ellerinde bulunduranların, bir yaşamı nasıl sessizce ve kaygısızca söndürdükleri anlatılıyordu. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı, 25 milyon dolarlık tıbbi cihaz alımıyla ilgili olarak 5 Nisan'da savcılığa ulaşan bir ihbar mektubuyla başlatılan soruşturma çerçevesinde 11 Temmuz'da tutuklandı. Gerekçe: "Kaçma ve delillerin karartılması şüphesi... Van cezaevinde "Memur Koğuşu"na konuldu. 3 ay sonra, 14 Ekim'de Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın da aynı koğuşa gönderildi. Arpalı cezaevinde 4 ay 3 gün boyunca "gizli" hazırlık soruşturmasının bitirilip mahkemeye çıkarılmasını bekledi. Hergün "Bu onursuzlukla yaşayamam. Bu çaldıkları kara beni iflah etmez artık" diye ağlayarak. Sonunda; kelepçeli girdiği cezaevinden kelepçesiz çıktı. Ama tabut içinde. Adalet Bakanı Çiçek dün bir sanığın 4 ay mahkemeye çıkmadan cezaevinde tutulmasını eleştirenleri "Hukuk bilmemekle" suçladı, "Arpalı'nın durumunun birçok kez incelendiğini ve bunların sonucunda tutukluluğunun sürdüğünü" söyledi.
AİHS kriterleri ne oldu? Doğru. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'na göre, hazırlık soruşturmasında sanık 6 ay cezaevinde tutulabiliyor. Tutukluluğunun devam edip etmeyeceği en geç 30'ar günlük dönemlerle savcılık talebiyle yargıç tarafından inceleniyor. Arpalı'nın durumu da bu çerçevede 4 kez değerlendirildi, 4'ünde de "Devam" kararı çıktı. İç hukuk açısından herşey usulüne uygun. Ancak trajediye yolaçan dosyanın iki boyutu daha var. İlki YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'in de vurguladığı gibi, "Vicdani kanaat." İkincisi ise Türkiye'nin 1954'ten bu yana taraf olduğu, dahası iç hukukuna uyarladığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) uygunluk. Van'da hazırlık soruşturması hâlâ bitmeyen olayda AİHS'nin "Özgürlük ve güvenlik hakkı" başlıklı 5'inci maddesinin ve "Adil yargılanma hakkı" ile ilgili 6'ncı maddesinin dikkate alınmadığı iddiaları var. Örneğin AB Barolar Konseyi Türkiye Temsilcisi olan avukat Belkıs Baysal bu görüşte: "Avrupa Konseyi'nin ve Adalet Bakanlığı'nın yargıç ve savcılar için hazırladıkları el kitaplarında, 'Özgürlük ve güvenlik hakkı' başlığında şöyle denilir: "Özgürlük teminatının anlamlı olabilmesi için, hakimler tutuklamanın istisnai, objektif gerekçeye dayalı ve mutlaka gereğinden uzun süreli olmamasını daima hatırda tutmalılar.' Bir temel ilke daha: 'AİHS kişi haklarını güvenceye almayı amaçlıyor. Özgürlüğü kısıtlama istisna olmalı ve sadece ikna edici gerekçe varsa uygulanmalı. " Baysal şöyle noktalıyor: "Van'da bu ilkeler ve AİHM içtihatları görmezden gelinerek, gerekçe göstermeden tutukluluğun devamına karar verilmesi, Türk yargısının hem iç hukuk hükümlerine, hem de taraf olduğu sözleşmelere uygun davranmadığını ortaya koyuyor." Arpalı'nın toprağa verildiği saatlerde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcı Vekili Süleyman Sinan Erdem hukukçulara sesleniyordu: "Bugün bir devletin uluslararası anlamda saygınlığı, insan hak ve özgürlüklerine mevzuatında ne derece yer verdiğiyle yakından ilgilidir." Biz de Arpalı'nın eşi, iki çocuğu ve dostlarının gözyaşlarıyla hüzünlenip Kafka'nın sözünü anımsadık: "Tanrı insanlar arasında kötü bir gün geçirmiş olmalı..."
|