| |
|
|
Üç yıl sonra 'uyanmak'
Meclis Başkanı Bülent Arınç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin türbanla ilgili kararını yorumlarken, özetle, " Kamu görevlileri için kıyafet yönetmeliği zaten var. Onlar açısından, türban, haç, kipa gibi dini sembollerin takılmaması belki bir gereklilik olabilir " demiş. Biliyorsunuz bu konu 2002 yılının sonbaharından beri tartışılıyor. Hatırlarsınız: İlk kibriti Cumhurbaşkanı Sezer çakmıştı. Dönüp geriye baktığımda bence en makul yaklaşımı, " Hizmet alan ile hizmet veren farklıdır. Hizmet alanlar yani vatandaşlar türban takabilir. Hizmet verenler ise takamaz " diyenler ortaya koymuş. İslami kesimden olmayan birçok fikir insanı, bu mantıklı, ılımlı, gerilimleri azaltacak tavra sahip. Üstelik bu sadece bir ' tavır' da değil aynı zamanda siyaset bilimine ve sosyolojiye de uygun. Ve Başkan Arınç, aradan 3 koca yıl geçtikten sonra bu noktaya geliyor. Halbuki bu yönde yapılacak yasal düzenlemelerle türban tartışması çoktan son bulabilirdi. Bildiğiniz gibi üniversitede türban, birçok Avrupa ülkesinde serbest. Bizim türbanlılar arasından imkânı olanlar eğitim için oralara gidiyor. AİHM bunlara karışıyor mu? Hayır. Çünkü o ülkelerdeki yasal düzenlemeler yeterli. Bizde de yapılması gereken bu: Liseyi bitirdikten sonra sıradan insanın (yani hizmet alanlar) giyimine kuşamına karışma... Buna karşılık devlet görevlileri (hizmet verenler) belli bir giyim kuşam koduna uyarak, tüm dinlere, inançlara eşit uzaklıkta bulunsun. Arınç ve onun gibi düşünenler, katıkeskin tavırlarını sürdürerek en az 3 yılın boşa nefes tüketerek geçmesine yol açtı.
|