kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Reha Muhtar @ SABAH
 

Medyatik aşklar, kadın ve dayak..

"Deniz'le 1 yıldır Beykoz'daki evimde yaşıyoruz.. Geçen pazar arkadaşı Güzide'ye gitmişti.. Saat 22.30'da arayıp yarım saat gecikeceğini söyledi.. Ama eve geldiğinde saat sabahın 3'ü olmuştu.. Körkütük sarhoştu.. 4 saattir nerede olduğunun açıklamasını yapamadı.. Ağza alınmayacak küfürler etti.."
Murat Aslan isimli playboy olup olmadığını bilmediğim genç, Deniz Akkaya'yı o geceden 3 gün sonra eşyalarını vererek evden gönderiyor...
Müthiş aşklarını nihayete erdiriyor..
Deniz Akkaya Ayşe Arman'a, Murat Aslan'dan olduğunu kasttetiği, Osmanlı tokadı yediğini, yüzünün morardığını, sol kulağının bir süre duyamaz hale geldiğini anlatıyor, harikulade dramatik ifadelerle..
"Artık susmamak gerek.." diyor, "Bugüne kadar eski sevgililerimden çok dayak yedim hep sustum.. Artık susmamak gerektiğini öğrendim.."
Ne güzel!..
Bilinçlenmek, bu yaştan ve bu şöhretten sonra bile olsa ne hoş, ne mükemmel!..


"Susma.. Sustukça sıra sana gelecek.."
sloganını hayata geçiriyor Deniz Akkaya!..
Müthiş bir sanatçı olarak toplumun bir adım önünde, toplumu bilinçlendiriyor!..
Ayşe Arman fiştekliyor:
-Hâlâ inanamıyorum.. Senin gibi bir kadın nasıl dövülebilir?..

O da cevap veriyor:
-Dövülüyor işte.. Elinin tersiyle bir patlatıyor..
Elinin tersiyle bir patlatıyor!..
Hülya Avşar'ın horlama sesiyle, sanatçının da horlayabileceğinin bilincine varan toplum, Deniz Akkaya'nın yediği Osmanlı tokadıyla, sırım gibi bir mankenin dövülebileceğini kavrıyor..
Kadın ve dayak gibi, toplumun belki de en ağır yarası, yüz binlerce kadını kıvır kıvır kıvrandıran dehşetini yaşatan, ağlatan, geceleri uyutmayan, kâbuslarla uyandıran barbarlık, Deniz Akkaya denilen kadının, sabaha karşı 03.00'te alkollü geldiği evde, sevgilisi tarafından yediği tokatta tartışılıyor..


Tokat iddiası gazetede hakkettiği manşeti buluyor..
Üstelik "Aile içi şiddete son" diye müthiş etik bir başlıkla...
Deniz Akkaya'nın yediği ya da yemediği tokat, bir anda bir kampanyaya dönüşüyor..
Bu kadının, daha önceki sevgilisi Okan Bayülgen'i Akmerkez'in ortasında tokatladığı hatırlanmadan..
Birkaç yıl önce cayır cayır yanan cipinin yanında ağlarken Türkiye'nin karşısına çıktığı anımsanmadan..
Cip yakan kadının, bir süre sonra o cipin tanıtımında rol aldığı, kaale alınmadan..
Yıllarca dayak yediği halde hangi saiklerle beraber olmaya devam ettiğini mütalaa etmeden...
Uluslararası çapta medyatik bir portföyün sahibi hanımefendi, Türkiye'de kadın ve dayak isimli en ağır sorunun konu mankeni oluyor..
Bu konu mankeni kadın Türkiye'de, kadınları ağlatan, geceleri uyutmayan, kâbuslar gördüren en ağır ve barbar sorunun sembol mağduru olarak fotoğraflara poz veriyor..


"Sevgililerimden yediğim dayakları hep gizledim" manşetiyle..
Mağdurun mağduru bir edayla..
Bu dayakları yediyse, bugüne kadar niye sustuğu, Osmanlı tokadı açıklamasının Murat Aslan tarafından, o geceden sonra evden gönderilmesiyle, ne gibi bir ilişkisi olduğu sorularının yanıtını meçhul bırakarak..
Yediği tokatta mı, ettiği küfürlerde mi, yoksa bu çapta uluslararası çapta medyatik bir portföyle ilişkilerinde yaşadığı dramlarda mı, nerede nerede en çok kadınlık ve insanlık onuru zedelendi?..
Bu sorunun cevabını da müphem bırakıyor..
Gözümün önüne, gözleri morarmış, dayaktan feleği şaşmış, barbar adamların ocağına düşmüş, nice nice kadınlar geliyor..
Çaresiz, yıkılmış, ürkek..
Sonra Kadın ve Dayak sorununun duyarlı sesi, toplumun bir adım önde gideni, müthiş sanatçı Deniz Akkaya'ya bakıyorum..
Hidayete eriyorum!..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İsviçre'nin hakkıydı   / 13-11-2005
 Bir erkek iyi giyiniyorsa...   / 13-11-2005
 Hazımsızlık şurubu!..   / 12-11-2005
 Don't dare to do it!..   / 11-11-2005
 Atatürk'ün takımı hangisi?   / 11-11-2005
 Helal ve haram yiyecekler..   / 10-11-2005
 Şansını fazla zorlama DAUM!   / 09-11-2005
 Gardırop laikliği...   / 08-11-2005
 Ya kanser ya kalp!   / 07-11-2005
 Bayram tebriki   / 06-11-2005
REHA MUHTAR
Medyatik aşklar, kadın ve dayak..
"Deniz'le 1 yıldır...
YILMAZ ÖZDİL
Prof. Evliya
Bir profesör rüyasında ölü bir şeyh görmüş,...
EMRE AKÖZ
'Müslüman ateistler'
Toplumsal değişim tanımını gayet...
MEHMET BARLAS
Tahrikçi ajan olmak giderek zorlaşıyor..
Meslek olarak...
MAHMUT ÖVÜR
'Kenan Evren Lisesi'nin yeri ihaleye çıksın'
Galatasaray...
SAVAŞ AY
Van'da iyi şeyler de oluyor
Bir süredir Van şehri...
HINCAL ULUÇ
Adalet Bakanı susuyor.. Neden?..
İclal Ülker, Kartal'da,...
Mıknatıs orta saha
Mıknatıs orta saha
Asker özellikli oyunculardan kurulacak orta saha, İsviçre saatinin...
Milli seferberlik
Milli seferberlik
Yarın F.Bahçe, G.Saray, Beşiktaş, Trabzonspor yok; Türkiye var...
Azınlık Raporu'na bölücülük davası
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, tartışmalara neden olan raporun halkı...
'Kırmızı çizgiler'de değişiklik yok
'Kırmızı Kitap' olarak adlandırılan Milli Güvenlik Siyaset...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu