Mucizeye kaldı
Çok kritik playoff ilk ayağında futbol olarak baştan sona sahaya olumlu hiçbir şey yansıtamadığımız maçta İsviçre'ye iki farklı yenildik ve Dünya Kupası'na katılma şansımızı mucizeye bıraktık. İsviçre'nin oyun bozmada üst düzeyde başarılı olması bize ilk devre boyunca hiç organize olabilme ve hücum edebilme şansı vermedi. Topun olduğu bütün bölgelerde ikili, hatta üçlü sıkıştırmalar karşısında adeta boğulduk. İsviçreliler taç atışlarını bile bize kullandırtmayan bir pres uyguladılar. Sürekli top kaybettik. Böyle bir tabloda doğal olarak savunma güvencesi de oluşturamadık. İlk 30 dakikada yüksek tempolu, hücumda ve savunmada ne yaptığını çok iyi bilen rakip karşısında zor anlar yaşadık. Devrenin son bölümünde oyunu biraz dengeledik, İsviçre'nin müthiş temposunda azalma oldu ama bu defa da devre sonunda kritik anda alışılmış rahatsızlığımız duran toptan golü yedik. Artık ikinci yarı için işimiz daha da zorlaşmıştı.
BU SAVUNMAYI GEÇMEK ZOR İkinci yarıda İsviçre değişik bir taktik uygulamaya başladı. Takım halinde topun arkasına geçip kendi alanlarında bizi beklediler. Biz ofansif görüntüye büründük ama hiçbir varyasyon yapamadığımız gibi, rakibin çabuk çıkışlarında da önde yakalanan defans bloğumuzla çok tehlikeli kontrataklarla karşılaştık. Rakip özellikle sol kanadımızı koridor yaptı. Fatih Terim'in yaptığı oyuncu ve düzen değişiklikleri hiçbir şeyi değiştirmedi. Bu görüntüde artık tek farklı yenilgiye de çoktan razıydık. Ama ne yazık ki bitime az bir süre kala ikinci golü de yedik. Maçın geneline baktığımız zaman İsviçre bizi bileğinin hakkıyla yendi. Sahanın her yerinde yaptıkları presle top oynamamıza fırsat vermediler. Pozisyonlar buldular, iki gol attılar. Bizim ise tek pozisyonumuz dahi yok. Rövanşta işimiz mucizeye kaldı. Bence bu seyrettiğim İsviçre oyun disiplininin yanında, şu anda Avrupa'nın en iyi takım savunmasını uygulayan ekibi. Bu savunmaya karşı İstanbul'da ne yapabiliriz, fazla bir söze gerek yok.
|