![](/gnysabah/i/1_pix_trans.gif) ![](/gnysabah/i/yazar_bugunku_yazi.gif) |
|
Sinemada sıkılınca...
Allah cuma cuma yolunuzu açık etsin. Kötü filmlere düşüp de, sinemada tırnaklarınızı kemirmeyin, sinirden en yakındaki kişiyle didişmeyin inşallah! Geçen akşam 'On8/30Beş Film ve Etkinlikler Haftası'nın tanıtımına gittim de. Önce hadiseyi açıklayalım. 26 Kasım-9 Aralık arasında Beyoğlu Yeni Melek'te adından da belli olduğu gibi on sekiz, otuz beş yaş arası gençlere özel mini festival düzenlemişler. Bol bol gençlik ve müzik konulu gündem dışı filmler gösterilecek ve partiler düzenlenecek. Hatta 2 Aralık Cuma gecesi 70'ler, 80'ler, 90'lar Retro Party'de Jimmy Somerville sahneye çıkacak falan... Neyse... Tanıtımdaki 'The American Astronout' filminde küçük çaplı bir kıyılma yaşadım işte. Filmden çıksan çıkamazsın. Zaten salon buz gibi. Uyuyorum olmuyor, zaman geçmek bilmiyor. Sen misin Zorro Efsanesi'nde kakır kakır gülüp, arkadaşlarını sinir eden! Al sana! Sinemaya gittiğinde başına gelebilecek en kötü durum, filmi beğenmemektir. Ha yanındakinin ter kokması, arkandakinin ayağıyla koltuğunu dürtmesini de ekleyebiliriz. Sıkıldın mı sinemanın 'üç asla'sını yapmadan durmazsın; SMS çekmek, yanındakiyle konuşmak, kıpır kıpır kıpırdanmak! Misal; Robin Williams'ın tüm filmleri birer zaman nasıl geçmez örneğidir. Ayy hele şu robot olduğu tam kabustu. Sonra leş Amerikan gençlik komedileri, beşinci sınıf korku filmleri bayıltır da bayıltır. Ha bir de bitmek tükenmek bilmeyen Yüzüklerin Efendisi ve sanat için çekilen (!) 'Türk Filmleri' var tabii. Para verince düdüğün çalınamadığı tek yerdir sinema. Maazallah elinde patlamış mısırınla, pat diye kalıverirsin. Hele grup gidip de filmi siz seçtiyseniz vay halinize. Bu hafta sonu film seçerken amman dikkat diyorum. Son satırlarımı yazmadan, gözüm kapalı Testere 2'yi tavsiye ediyorum! Yaaa kısmet!
|