|
|
|
|
|
Nimet Çubukçu ilk kez Savaş Ay'a konuştu
|
|
Herkes onun peşindeydi, o Savaş Abi'yi aradı; "Bir teşekkür için".... Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu anlatıyor: "Bütün bakanlar 'bacımız' diye korumaya aldılar beni... Annem ve kayınvalidem sabahlara kadar dua etti."
Annem benimiçin sabahlara kadar DUA etmiş
Herkes bakan hanımın peşinde, o ise beni aradı, yaşasın! "Edecek teşekkürü varmış." Niyesini bilmiyordum ama fırsatı kaçırmadım. "Yüz yüzeyken edin teşekkürü sayın bakanım" dedim, kırmadı....
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'ylaİzzet Baysal Huzurevi'nde buluştuk. İçeri girer girmez görevlilere bazı yaşlıların isimlerini sayıp "Ahmet Amca nerede?", "Huriye Teyze'nin torunu doğum yapmış. Kız mı erkek mi doğdu?" türünden sorular sordu, şaşırttı. Şapşal, mankafa, halden yoldan anlamaz biri değilsem; bakan Çubukçu samimi bir hanım. Oradakilere sarılışlarındaki samimiyet samimiyse, giderek daha iyi bir bakan olacak belli ki. Yok, rol yapıyorsa, ona oyuncu Oscar'ı, bana da meslekten emeklilik dosyası verin.
- Geçmiş olsun öncelikle. Bayrama krizle girdiniz. Planlama, zamanlama ancak rahat ettik. Size de bir teşekkür borcum var. !!!!!! - Önceden de yurtlarla, çocuklarla ilgili en az 15 yazınızı okudum. Hassasiyetinizi biliyorum.
- Teşekkür bunun içinse gazetecilik görevimi yaptım. - Sırf o değil. Bir teşekkürüm de Şükriye Tutkun konusunda. Olduysa 'Bu şimdi mi söylenir?' yazınız da o yöndeydi. Değerlendirmelerinizi dokümantasyon arşivimize aldık.
- Hala açıklama bekliyorum Tutkun'dan... - Şükriye Tutkun ile beraber yurtta kalan bir gencimiz var. O da inanamadı. 'Şükriye'nin anlattığı şeyler hiçbir zaman olmadı' dedi.
- Şanlıurfa olayı da oldukça sarsıcı. - Urfa olayıyla ilgili kız çocuklarının tacize uğraması çok vahim bir şey. CNN dahi böyle yayınladı. Gidip öğrendik ki kızlar geç geldi diye çarşı izinleri iptal edilmiş. Cezaya karşı plan kurup yalan yere taciz iftirası atmışlar müdürlerine...
- Nasıl yani? Kim söyledi bunu? - Bizzat iddia sahibi kızlar söyledi. "Yalandı" dediler. Ama ne oldu şimdi? Hepsi rahatsız oldu çocukların. Orada Lise 2'de okuyan bir kızımız var mesela. "Okula gidemiyorum. Siz bizi korumayacak mısınız? Her yerde görüntülerimiz çıkıyor" diyor. "Erkek arkadaşlarımız, tecavüze uğramış muamelesi yapıyor bize" diyor kızlar.
- Ağır bedel bu... - Çok ağır. Kızların okumaları, evlenmeleri, iyi bir geleceklerinin olması, hepimizin emanetinde. Bir toplumsal infiale dönüştürmenin anlamı yok. Sağduyuyu kaybedersek panikler, sorun çözemeyiz.
- Kurumun imajını değiştirmelisiniz... - Haklısınız. Zaten bütün planlamayı 3 ay önce yapmıştık. Ama herkes bunu şimdi yapıyoruz sanıyor. Bu olayda da ortaya çıktı ki bavullar dolusu giyecek yığılmış depolara. Çocuklar için tabii. Halbuki bizim depomuzda çok şey var. Herkes pastaya krema süt koyuyor. Halbuki biz de isterdik ki bu pastayı en iyi şekilde ölçüsüne uygun yapalım.
- O çocukların Malatya'dan alınmasına karşı çıkıyor uzmanlar... - Niye ki?
- "İstanbul'da 'Alice Harikalar Diyarında' hayatı yaşayıp, sonra dönecekler. İyi olmayacak" diyorlar. - Ben orayı da Alice için harika bir diyar yapar, öyle gönderirim çocukları. - Zaten getirmemizi destekleyen uzman raporları var.
- Bir oğlunuz var. Onun tepkisi ne oldu? - Çağrı 17 yaşında. Acarlar Koleji'nde okuyor. Çok üzülmüş. Biraz içe dönüktür. Ben ekrana çıkınca seyretmez. Benimle siyaset ya da özel işlerimi konuşmaz. Madeni ya da ahşap maketler yapar. Fen bilimlerine meraklıdır.
- Eşiniz ne dedi? O da zor günler geçirmiştir. - Elbette üzülmüş, sinirlenmiş. Annem ve kayınvalidem de çok sarsılmışlar. Sabahlara kadar dua etmişler benim için.
- Malatya milletvekili "Ben o yurt müdürünü bakana çok şikayet ettim, tınmadı" diyor - O sözlerini geri aldı sonradan.
- Mezuniyet nereden? - 1988 yılında İstanbul Hukuk'u bitirdim.
- Avukatlık yaptınız mı? - Yaptım. Cezacıydım. Ünlü müvekkillerim de var. Etik açıdan sakıncalı açıklamam adlarını. Ama İstanbul Barosu beni atmaya çalışıyormuş. Açıklama yaptılar. CMUK çıktığında bir yıl boyunca "avukat istiyorum" projesi için gönüllü çalıştım. Bunu hepsi bilir. (Hüzünleniyor) Adımın şiddetle yan yana gelmesi çok kırdı beni. Çocuğuma fiske vurmadım bugüne dek. "Böyle bakana böyle yönetici, bakıcı" ne demek?
- Türban takmıyorsunuz diye yadırgıyor mu partililer? - Hiçbir söz duymadım. Bütün bakanlar "bacımız" diye korumaya aldı beni bu olaydan sonra...
- Eski bakan Güldal Hanım aradı mı? Nasıl aranız? - İkimiz de kuruculardanız. Aramadı. Araması mı gerekirdi?
- Siz avukatken çok özel bu bakanlığa gelince şaşırdınız mı? Ağır bir yük bu? - Hukuk alt yapısı çok önemli. Çok faydasını görüyorum. Bakan olunca önce brifing dosyalarını istedim. Ders gibi çalışıp brifing aldım ki soracak sorum olsun.
- İngiltere gerçekten çok mu önemliydi? - Evet, çok. Müthiş planlamışlar her şeyi. Orada kurumlara değil medya, hiç kimse giremiyor. İsteyen istediğini de bağışlayamıyor. Rafine bir ortam var. Londra'daki kadın sığınma evine tek ben girebildim mesela.
- Emine Hanım (Erdoğan) yanınızdaydı. Moral verdi mi? - Elbette. Çok hassas bir insan. 'Merak etme düzelecek' dedi.
- Düzelecek mi gerçekten? - El ele vereceğiz ve düzelecek. Hepimizin meselesi bu. Niyet önemli. Bir de empati kurmak lazım. Mesela kurum başarılı öğrencilere hediye saat verdi. Baktım çok memnun değil bazıları. Sevmediler saatin tipini. Düşündüm. Benim 17 yaşındaki oğlum da takmaz o saati. 'Başka ne istersiniz yerine' diye sordum usulca. Laptop istediler. Gerekeni yaptım. İçten, sıcak, samimi olunca her şey hallolacaktır.
- Olaydan sonra sizi istifaya çağıranlardan biri de bendim. - Biliyorum. Biraz gücendim ama sizin fikirleriniz önemli. Çünkü yıllardır ilgilisiniz konuyla. Herkes büyük bir iştahla yurtlara girip çekim yapmak istiyor şimdi. Sadece sizin gibi meseleyi yıllardır kovalayanlara açık oralar.
- Türküleri sevdiğinizi duydum. Kimi, hangi türküyü? - Neşet Ertaş başta gelir. Sonra Orhan Hakalmaz, Arif Sağ, Erdal Erzincan, Mehmet Özbek. En sevdiğim türkü 'Mihriban'. Babam ve ağabeylerim profesyonel derecede saz çalar söylerler. Babam beni aylarca çalıştırdı. Sadece tek bir türküyü çıkarabildim. "Karadır şu bahtım kara" türküsü. Neden güldünüz?
- Son günlerde bu türküyü çok söylemişsinizdir diye güldüm... - (Gülüyor) Hay Allah. Hiç böyle düşünmemiştim ama doğru. Karadır şu bahtım kara...
|
|
|
|
|
|
|
|
|