| |
|
|
Vitrindeki manzara
Sabah ekibi her gün birkaç kez masa başına geçip tartışır. Haberlerin önemi ve sırasıyla ilgili zor kararlar verilir. Okur bazılarını sorgulayabilir.
Birinci sayfa, okur için gazetenin vitrini. Vitrin özenli olursa hem cazibesi artıyor, hem de okurlar gündemi daha derli toplu, daha mantıklı olarak görme imkanını yakalıyor. Sabah'ta her gün düzenli olarak yapılan toplantıların odak noktasını da birinci sayfa oluşturur. Her gün gazetenin editörleri ve yazarları, zaman zaman sert, çoğu kez de tatlı sert tartışmalarla birinci sayfaya içerik ve şekil kazandırırlar. Son söz, esas sorumlu ve yetkili olan genel yayın yönetmenine aittir, ama onun havada uçuşan, yer yer çelişen ve çatışan öneri ve fikirleri dinlemesinde büyük yararlar vardır. Sonuçta mesele, o sayfaya günün en önemli haberlerini, bazı yorumlarını ve kimi önemli duyuruları koymaktır. Birinci sayfa bir "tercihler" bütünüdür. Ortak bir aklın ürünü, elbette ki beğeni ve duyarlılıkları farklı olan büyük bir kitleye gider. O kitlenin kimi fertlerinin gazetenin seçme ve sırlama tercihlerini sorgulama hakkı elbette ki olmalıdır. Zaman zaman bu tür sorgulamalara yer veriyorum, çünkü hemen tümü gazetenin nasıl bir "ürün" olduğunun anlaşılmasına yardımcı oluyorlar. Ertan İşletici, 29 Ekim tarihli ön sayfadaki bayram vurgusunu yeterli bulmadı. "Kutlama mesajında 82. yıldönümü olduğu dahi belirtilmemiş ve hesaplamayı adeta okurların yapması istenmiş. Bu beni üzdü. Diğer gazetelerin o coşkuyu nasıl yansıttığını sanırım görebilirsiniz" diye yazmış. 8 okur daha benzer sitemler iletti. Bu eleştirilere katılmıyorum. Sabah'ın sürmanşetteki 29 Ekim kutlama mesajını son derece ölçülü ve sade buldum. "Ölçü" önemli: Çünkü demokrasilerin çoğulcu sesleri olan gazetelerin esas ödevi, halkı ilgilendiren güncel haberlere öncelik vermektir. Her yıl yinelenen bir kutlama törenini yansıtmada abartı, gazetenin işlevleri arasında değildir. Elbette ki en büyük bayramlar anılacak, sevinci paylaşılacaktır; ama ölçüyü kaçırmadan, gazetenin temel işlevini bir yana itmeden... İkinci eleştiri esintisi, okurlarımız Yılmaz Arslan, Burak Kılıç, Veysi Tokgöz ve Arif İmrenci'den geldi. Mesajları aynı: "3 Kasım Pazar günkü ön sayfada Rus iş adamının Antalya'da bir otel satın almak istediğini manşete aldınız, ama Hakkari'de teröre şehit verilen genç askerin haberine küçük bir yer ayırdınız. Üzüldük.." Eleştirileri anlıyorum. Hakkari haberine ayrılan yer, sayfada biraz fazla küçük görünüyor. Haber akşam saatlerinde gelmiş. O sırada Sabah ekibi, Abramoviç'in Antalya'ya yatırım ilgisine ilişkin haberle, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ndeki otopark soygunu arasında bir karar vermek durumundaymış. Rus zenginlerinin Güney sahillerine ilgisini anlatan haber daha ilginç gelmiş. Bu okurlarımız, herhalde o gün Hakkari'yi manşet yapacaklardı. Olabilir. Ama, Sabah ekibi farklı kıstaslara göre değerlendirmiş. Ayrıca terör haberlerine ayrılacak yerle ilgili kaygıların rolü de küçümsenmemeli. Tercihler değişiyor. Profesyonel gazeteci tercihleri, okurlarınki ile ender de olsa çelişebilir. Bakış farklılıkları olmasaydı gazeteler her gün aynı haber sıralamasıyla çıkardı. Okurlar da bir günde bıkardı.
|