Öteki Paris
Işıl ışıl Paris merkezine trenle yarım saatlik mesafedeki banliyölerde iç karartıcı apartmanlarda yaşayan, gelecekle ilgili ümit bir yana hayalleri dahi kalmamış derileri daha az beyaz ya da kara gençler on gündür ortalığı ateşe veriyorlar. İlk dokuz günde bin üç yüz araba yakılmış, iki yüz elli kişi gözaltına alınmış. Olaylar başka kentlere de sıçramış ama zaten Fransa'nın çeşitli bölgelerinde hemen her gün ortalama yüz araba yakılıyormuş. İçişleri bakanı Sarkozy'nin çapulcular diye tanımlayarak yangını körüklediği olaylara katılanların profili meselenin sadece şiddet sarhoşluğuna kapılmışların suçlanmasıyla bitmeyeceğini gösteriyor. Paris çeperinde yaşananlar Fransız gerçeğinin yansımasıdır. Bu bağlamda o mahallelerde yaşayanları on gündür sarmış olan cehennem Fransız idari sisteminin olduğu kadar, Fransa'nın vatandaşlık anlayışının ve asimilasyon politikalarının da başarısızlık beratıdır.
Entegrasyon politikası yok Tıpkı Türkiye gibi aşırı merkeziyetçi bir devlet yapısı olan Fransa 1999 yılında pilot şehirlerde mahalle polisleri uygulaması başlatmış. Ancak Sarkozy'nin ilk içişleri bakanlığı döneminde bu uygulama kaldırılmış. Polisin görev yaptığı bölgeyi daha iyi tanıyarak, bu mahallelerde yaşayan insanlarla daha yakın ilişki kurarak düzeni sağlamasına yönelik bu yerel uygulama bitince eski merkeziyetçi anlayışa dönülmüş. Polis ile buralarda yaşayan ezici çoğunluğu Kuzey veya kara Afrikalı ve Müslüman topluluklar arasındaki ilişki ise su katılmamış bir düşmanlık ilişkisi. Paris banliyölerinin mahkum edildiği polis ve çete şiddeti herkesin bildiği ama üzerinde pek de durmak istemediği bir konu olarak hep bastırılmış. Fransa'nın eski sömürgelerinden gelen bu topluluklar için bir entegrasyon politikası yok. Daha önceki göçmen dalgalarında olduğu gibi gelenlerin topluma asimile olmaları beklenmiş. Hem gelenlerin kimliği hem de çağın farklı gerçekleri nedeniyle bu beklenen gerçekleşmemiş de. Üstelik kağıt üzerinde eşitlikçi olan yasalara rağmen uygulama rengi farklı, kültürü farklı olanların toplumun her alanına girebilmelerine izin vermemiş. Sonuç kendilerini ne annebabalarının geldiği ülkeye ne de yaşadıkları ülkeye ait hisseden, eğitimsiz, yabancılaşmış ve şiddete meyilli bir neslin ortaya çıkması.
İdari ve siyasi yapı eskidi Üstelik bu gençler adları, derilerinin rengi ve yaşadıkları mahallelerin posta kodu numarası nedeniyle iş bulmak bir yana, iş için mülakat imkanına bile sahip değiller. Gerçekten de tüm böbürlenmelerine rağmen Fransa'nın çeşitli alanlardaki seçkinlerinin kompozisyonuna bakıldığında çarpıcı bir gerçek var. Parlamento'da, bakanlar kurulunda, idari yapının üst görevlerinde hiç Magripli veya Afrikalı yok. İş dünyasında öne çıkmış olanların sayısı düşük. Fransız sistemi bugüne dek sorunlarıyla doğru dürüst ilgilenmediği, ta yirmi yıl önceki protesto yürüyüşlerine rağmen haklarında doğru dürüst bir sosyal politika geliştirmediği insanların isyanıyla karşı karşıya. Sosyal piyasa diye yeri göğü inletenlerin kendilerine benzemeyenleri ekonomiye katmak için bir tavrı yok. Olayların ardından Fransız seçkinleri nihayet ABD'dekine benzer, altta kalanlara destek verecek, onlara iş imkanları sağlayacak pozitif ayrımcılık uygulamalarının işe yarayabileceğini tartışmaya başladılar. Son olaylar Fransa'nın arkaik idari ve siyasi yapısının, artık çok eskimiş ve geri tepen sosyal politikalarının sonucudur. Bugünkü krizli yapısıyla Fransa'nın meseleyi çözmeye yönelik etkili adımları atabileceği ise şüphelidir.
|