| |
|
|
Tarih bizimle başlayıp bizimle bitmez ki..
Bugünkü İstanbul'un kurucusu Konstantin, Üsküdar Savaşı'nı kazanıp (MS 330) Doğu Roma'nın tek sezarı olunca, karşı kıyıya bakmış. Uzaktaki tepede şimdiki Sultanahmet Meydanı'nı görmüş. Yeni Roma'yı (Nuova Roma) orada kurmaya karar vermiş. Askerleri ve maiyeti ile Sultanahmet Meydanı'nda dururken, adamları sormuşlar ona: - Kentin sınırları nerede bitecek? Surları nerede inşa edelim? Konstantin "Yürüyerek gidebildiğimiz yer kentin sınırı olacak" demiş. Yürümüşler ve şimdiki Aksaray'a varmışlar. İstanbul'un ilk kent sınırı orası olmuş. Doğu Roma büyüyüp geliştikçe sınır, bugün kalıntılarını gördüğümüz surlara dayanmış. Edirnekapı diye bildiğimiz kente girişten, Sultanahmet Meydanı'na uzanan bir mermer yol varmış Bizans'ın görkemli günlerinde. İki yanı heykellerle dolu olan bu yoldan, Bizans orduları zafer dönüşlerinde ganimetleri ile Sultanahmet'e kadar geçit töreni yaparmış. General Belisarius, İmparator Justinyen'e Kuzey Afrika'dan getirdiği esirleri, vahşi hayvanları bu yoldan geçirip sunarmış. İstanbul'un sadece Doğu Roma veya Bizans dönemini ele alırsak, 330-1453 arasında bulunan 1123 yıl var. Ama daha önceki tarihi de var İstanbul'un. Örneğin M.Ö. 3000'li yıllarda İstanbul ve çevresinde yerleşimler vardır. Özellikle Sultanahmet Meydanı ve çevresinin, önemli bir yerleşim merkezi olduğu bilinmektedir. M.Ö. 680 civarında Marmara Denizi'ni geçerek İstanbul'a ulaşan Megaralılar, bugünkü Kadıköy'de "Halkedon" adını verdikleri bir kent kurmuşlar. M.Ö. 660'da Megaralılar'ın diğer bir kolu, bugünkü Sarayburnu'nun olduğu yerde başka bir kent daha kurmuş.. Efsaneye göre Delfi Tapınağı'ndaki kahinin öğüdüne uyarak burayı seçen Megaralılar, komutanlarının adından hareketle, kente "Byzantion" adını vermişler.. Byzantion bir ticaret kenti olması ve savunma açısından avantaj sağlayan konumu nedeniyle kısa zamanda büyümüş ve parası Yunan kolonilerinde geçen bağımsız ve güçlü bir site haline gelmiş.. M.Ö. 513'te Byzantion ve Halkedon, Anadolu'yu fethederek ilerleyen Persler'in eline geçmiş. Ama M.Ö. 489'da Persler'i yenen Spartalı komutan Pausantas, Byzantion'u Persler'den kurtarmış ve M.Ö. 477'ye kadar kente egemen olmuş. Bu tarihte Atinalılar kenti ele geçirince, Byzantion M.Ö. 476'da Atina'nın önderliğindeki "Delos Birliği"ne katılmış. Byzantion M.Ö. 146'da Roma İmparatorluğu'nun olmuş ve kent-devleti olmaktan çıkmış. M.S. 195'te İstanbul (yani Byzantium), Septimus Severus ve Pescenius Niger arasındaki savaşta Pescenius'u tutunca savaşı kazanan Septimus, bu ihanetin intikamını Byzantion'u yıkarak ve halkını kılıçtan geçirerek almış. 330'da I. Konstantin, Byzantion'u yeni başkent olarak ilan edince de kent "Constantinopolis" olmuş. Birkaç paragrafta özetlediğimiz "Bizden önceki" bilinen İstanbul tarihi, görüldüğü gibi, 4500 yıllık bir öyküyü içeriyor. Osmanlı'yı ve Cumhuriyet'i de eklersek 5000 yılı aşkın bir kent tarihinden söz etmiş oluruz. Dubai Kuleleri'ni falan tartışır, İstanbul'un markasını ya da ruhunu irdelerken, konulara güncel olduğu kadar tarih boyutundan bakmakta da fayda var. Hatırlayın. 1204-64 arasında Venedik önderliğindeki Haçlılar İstanbul'u alıp, bir Katolik krallığı kurmuşlar ve Bizans'ı kovmuşlardı. Ayasofya'nın avlusundaki taşa kazınmış Venedikli Dandelo'nun adından başka iz bırakabildiler mi sanki? İstanbul'u arada bir Orhan Veli gibi gözlerimizi kapatarak dinlemeye ve anlamaya çalışmalıyız.
|