Pazarlama çağındayız ama dağıtacak broşür bile yok!
TÜSİAD'ın Brüksel Temsilcisi Bahadır Kaleağası'na göre, Türk bakanlar, hiç vakit kaybetmeden AB'nin kalbi Brüksel'de AB'li gazetecilerle kahvaltıda buluşmaya başlamalı, sosyalleşmeli! Kaleağası, Ankara'nın önemli toplantılar öncesinde organize bir tanıtım ekibinin olmamasından yakınıyor.
Türkiye'nin artık AB'nin müstakbel bir üyesi olduğunu Türk halkı ve Avrupa Birliği halkı iyice anlamalı! Peki bu nasıl olacak? Şu herkesin dilinden düşürmediği etkin tanıtım ne zaman başlayacak? Tam da bugünlerde AB'nin kalbi Brüksel'de Ankara'nın sıkı bir lobi yapması için neler gerekiyor? İşte tüm bu soruların cevabını almak için 20 yıl önce Avrupa Birliği konusunda üniversite eğitimi almak için gittiği Brüksel'de son 9 yıldır TÜSİ- AD Temsilciliği görevini üstlenen Bahadır Kaleağası'na başvurduk...
AB'de diplomasi dahil siyaset de pazarlanabilir
ama bunu yapmak için bilginin saklanması hastalığının son bulması şart!
* Brüksel'den bakınca, Ankara'yı, bürokratik yapıyı nasıl görüyorsunuz, müzakere masasında güçlü bir Türkiye var mı? Türkiye hem hazır hem değil. Hazır çünkü, yılların ortak üyeliği var 1963'ten beri. Bütün bakanlıklarda AB'yle ilgili birimler oluştu. Diplomasimiz AB'yle büyümüş bir kuşak tarafından yönetiliyor. Siyasi kadrolar AB başkentlerini sürekli ziyaret ediyor. AB gündeminin içindeler yani. Üniversiteler AB konusunda uzmanlar yetiştiriyor. Özel sektör zaten AB'nin içinde. Şimdi bütün bunlar var. Türkiye sıfır noktasında değil. Türkiye müzakere sürecini başlatabilir. Ama önemli olan müzakerelere başlamak değil, aynı zamanda bitirebilmekde. Kamu sektörünün şu anda müzakereleri götürecek düzeyde olmadığını düşünüyorum. Başlamak için iyi bir birikim var. Çok değerli uzmanlar, bürokratlar ve siyasetçiler var. Ama sistemin kendisi yetersiz.
* Peki ne yapmak gerekiyor? Türkiye'nin bilgi toplumu ve pazarlama ekonomisi mantığına uygun bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Her şeyden önce kamu sektöründe çok ciddi bir reform yapılması şart. En üstte siyasetçi-bürokrat ilişkisinin altyapısının düzeltilmesi gerekiyor. Bunları yapmazsak neyin tanıtımını yapacağız AB'de? Elde önce iyi tanıtacak bir malzeme gerekiyor. Zemini iyi değilse, tanıtım havada kalacak çünkü.
* O zaman vakit mi kaybediyoruz yine? Başlamak için vakit kaybetmedik ama bir sonraki aşama için çabuk hareket etmemiz gerekiyor. Bu süreçte önce bürokratik kültürün değişmesi gerekiyor. Bürokrasinin kendi içinde bilginin yatay akması, bilginin saklanması hastalığının son bulması gerekiyor. İşte o zaman pazarlamanın her açıdan ön plana çıktığı gerçek bir dünyaya girmiş oluyor Türkiye. Diplomasi dahil olmak üzere siyaset de pazarlanabilir. Türkiye'nin Kıbrıs politikası AB kamuoyuna pazarlanmalı. Karşımızdaki bakanla toplantıya girip, ona bir şeyler söyleyip, söylenenlerin de tutanaklara geçmesi değil olay. O bakanın seçmenin okuduğu gazetede, televizyonda ne söyleniyor bu daha önemli ve biz şu anda burada kaybediyoruz.
* Müzakere sürecinde en büyük eksikliklerimiz sizce neler? Türkiye'nin belli konularda haklı ve güçlü olduğu politikaları oluşuyor. Örneğin Kıbrıs konusunda. Bakanlar görüştükleri zaman bu konuyu gayet güzel anlatıyor. Buralarda bir şey kaybetmiyoruz. Kaybımız muhatabımız olan Avrupalı siyasetçilerle onların kendi kamuoyu arasındaki ilişkiye olumlu etki yapamamakta.
* Neler gerekiyor? Pazarlama ve bilgi çağında yaşıyoruz. Bu konudaki görüşlerimizi anlatan Avrupa'daki tüm dillerde hazırlanmış ve insan etkenini ön plana çıkartan kısa yazılı materyalimiz yok. Olsa, anında basın toplantılarında, konferanslarda dağıtırdık. Düşünün Kıbrıs konusu anlatılırken, Kıbrıslı başarılı Türkler'i ön plana koymak, iletişimi kolaylaştırmaz mı? AB'de basın toplantıları oluyor, bütün basın orada ama Türkiye'nin dağıtacağı bir materyal bile yok! Bakanlar zaman zaman çıkıp, AB başkentlerinde çıkıp, oranın önde gelen gazete ve tv yöneticileriyle kahvaltılar, öğlen yemekleri yiyebilmeli. Küçük gruplar içinde daha insani ilişkiler geliştirilmeli. Bütün bunlar çok etkili. AB'deki ülkeler bunu yapıyor çünkü.
* AB'de Türkiye aleyhine hazır kuvvet bekleyen lobiler var. Brüksel'de Türkiye'nin karşı atakta bulunacak lobi grupları oluşmaya başladı mı sizce? Lobi olmak kolay değil. Lobi olmak için karşı tarafının seçmeni, vergi mükellefi olmak gerekiyor. Onlar öyleler. Avrupa'daki aleyhteki lobiler çok örgütlü. Maddi kaynakları, insan sermayesi kaynakları çok üstün. Türkiye, AB başkentlerinde bu konuyla görevli, 5'er 10'ar kişilik ekipleri kurmuş olsaydı, aleyhteki lobiler bu kadar güçlenemezdi. Ne yazık ki şu anda AB başkentlerinde, Türkiye'nin herhangi bir konudaki görüşlerini binlerce yetkili merciye dağıtacak bir mekanizması da yok. Bir anda düğmeye basıp, herkesi bilgi sahibi yapabiliyor mu Ankara, hayır. Neyse ki en azından, özel sektörü temsilen, biz yani TÜSİAD bunu başardık. Avrupa'da on binlerce kişiye anında ulaşabiliyoruz.