| |
Derin hikâyeler
Süleyman Demirel ile konuştuklarımızı dört gün boyunca yazdık... Aslında yazdıklarımız "banda kaydettiklerimizin" yarısı... "Derin Devlet" dizisinde de öyle olmuştu. "Görüşmelerimizde" Demirel bir şeyin altını çizdi: - Demokrasi mücadelemde Türkiye'nin vazgeçilmez kurumlarını örselememeye özen gösterdim... Türk Silahlı Kuvvetleri bunlardan biri... Orduyu hedef almadım... Benim hedef aldığım şey, ordu adına yapılan hareket.
Siyasette uzun süre bulunanların kaderidir: Sevenleri kadar "kızanları" da olur. Bazen "daha da fazla." Ama akıp giden yıllar siyasetçiyi "tecrübe küpü" yapıyor. Demirel de "50 yıllık deneyimin ardından" şunu söylüyor: - Türk milleti ordusunu seviyor... Ordusuna söyleyecek hiçbir sözü yok... Ancak, silahlı kuvvetlerin incitilmeksizin, rencide edilmeksizin, başka ülkelerin silahlı kuvvetleri durumuna getirilmesi lazım.
Türkiye "bu konuları" bugün ya da yarın, öyle ya da böyle tartışacak. Türkiye "kendiliğinden" tartışmazsa... Yarın AB "haydi tartışın" diye bu konuları Türkiye'nin önüne koyacak. Demirel'in önerisi: - Ben söylüyorum... Tartışın... İstemeseniz de yarın tartışmak zorunda kalacaksınız.
Siyaset bilimciler, Demirel hakkında "tez yazarken" galiba bir değil "birkaç Demirel'den" bahsedecekler. Birinci Demirel: 1965-1970 döneminin "Barajlar Kralı" Demirel'i. "Büyük Türkiye'den... Keban'dan... Boğaz Köprüsü'nden" bahseden Demirel. İkinci Demirel: 1970'li yıllar... Milliyetçi Cephe hükümetleri... "Kavgacı Demirel." Üçüncü Demirel: 1980'li yıllar. Hamzakoylar, Zincirbozanlar, siyasi yasaklar. Demokrasi mücadelesi veren Demirel. Dördüncü Demirel: 1991'de "yıllarca mücadele ettiği siyasi ekiple" uzlaşan, Erdal İnönü ile kol kola giren Demirel. Beşinci Demirel: Çankaya'da "siyasi partilere eşit mesafede durmaya özen gösteren" Demirel.
"Altıncı... Yedinci... Sekizinci" Demirel'den bahsetmek de mümkün. Çankaya'daki Demirel'i "birkaç Demirel'e ayırmak da." "28 Şubat öncesi, 28 Şubat sonrası" gibi.
Tabii bazı şeyler "derin" konular. 40 kez kâğıda dökülse de "28 Şubat olayının" pek çok yönü hâlâ "karanlıkta... Yazılmış değil." Onu da yazmak gerekirse, diziye en uygun başlık herhalde "Derin Demirel" olur.
"Cumhuriyet'in Kara Kutusu" adlı kitabımızda (Merkez Kitaplar) Demirel ile Özal "didişmesinden" kesitler verdik. Aslında bir de "Demirel-Özal derin dostluğu" var ki... O da yakın tarihin "yazılmamış bir başka derin hikâyesi."
"Cumhuriyet'in Kara Kutusu" nda, 1971'den bir anı aktardık. "12 Mart muhtırası ile" Başbakanlık'tan ayrılan Demirel "Bürokratlarımı kovdular" demişti. - Kimleri? "Turgut Özal" diye başlayıp, bir dizi isim saymıştı. "Askeri müdahalenin" attıkları, itip kaktıkları, sürdükleri kişiler sonra "Başbakan, Cumhurbaşkanı, Bakan" oldular.
Ve Demirel, Kasım-2005: - Siyasi iktidarı özgür iradesiyle halk getirsin, halk götürsün... Çağdaş Türkiye'de her kurum, batı demokrasilerindeki gibi yerini alsın... Bunu söylüyorum diye de kimse alınganlığa girmesin.
- B İ T T İ -
|