|
|
Sıradan insanları kahraman
* 3 yıldır ortalıkta yoksunuz. Bu filmde olmanız eşinizin torpili olmasa gerek! A.U: Necef'in yazdığı çok şeyler var ama benim ilgi alanım dahilinde değildi. Öyle olsaydı oğlumun dediği gibi olurdu: Annem yazar babam oynar! Benim hiç boş kalmamam lazımdı. * Yırtmaya çalışan bir devlet memurunu oynuyorsunuz. Neyi sevdiniz peki; nasıl bir yakınlık duydunuz bu role? A.U: Rol bana teklif edildi. Hem konu itibariyle, hem rol olarak ilgi duyduğum bir şeydi. Ben her işe 'evet' demem çünkü 'Ben oyuncuyum, ne verirlerse oynarım' gibi bir durumum yok. Öyle bir şey olsaydı devlet tiyatrolarında kalırdım, her yıl üç oyunda oynardım. Benim ilgi alanlarım var... * Nedir tercihiniz? A.U: Birincisi özgün olması lazım, yani hikayenin bize ait olması lazım. Ben çalınmış, uydurulmuş hikayelerin içinde olmuyorum. İkincisi de, sıradan olması lazım! Ben kahramanları oynamayı pek sevmiyorum. Napolyon oyna deseler beni çok fazla ilgilendirmez. Benim, sıradan insanları kahraman yapmak gibi bir derdim var. Yani herkesin her an karşılaştığı, sohbet ettiği ama farkına varmadığı olaylar ve insanlar beni çok ilgilendiriyor. N.U: Bir de ben ekleyeyim müsaadenizle; büyük para kazanmak katiyen ilgi alanı değil kendisinin. Bu da marifet mi bilmiyorum! * Şikayetçisiniz galiba bu durumdan... N.U: Değilim, onu bu fikrinde hep destekledim. Çünkü o bize oyunculuğuyla onur verdi. Çok sanatkardır, parayla ölçülmez bu. A.U: Şu da bir gerçektir ki, biz ekonomik olarak birbirimizi dengelemeye çalıştık. Öyle bir dengesizlik olsaydı, belki ben bu sözleri kolay kolay söyleyemezdim. Ben bir TV dizisinde oynamadıysam, 8 yılda bir, istediğim an tiyatro yapıyorsam, 3-5 yılda bir sinema filminde oynuyorsam, bu öyle kolay bir şey değil. * İstediğiniz türde projeler olmadığı için mi üç yıldır ortalıkta yoktunuz? A.U: Teklif gelmedi değil, geldi. Ben ince eleyip sık dokuyan aktörlerden değilim, idrardan karakter tahlili yapmak gibi bir niyetim de yok! Ben bu ülkenin yetiştirdiği aktörlerden bir tanesiyim. Gözüm yükseklerde olabilir. * Yükseklerde mi? A.U: Elbette! Herkes başını yastığa koyduğu zaman ne hayalleri vardır... Hayalsiz bir şey olmaz. Benim hayalim de adım adım yükselmek. Yoksa bir anda kendimi Hollywood'da bulmak, karşımda Banderas'la oynamak gibi hayallerim yok. Şu var; iyi televizyon programının, iyi filmin, iyi oyuncunun standardı vardır. Bizim bu standartı yakalayamadığımız ortada. Her yıl 80 tane dizi çekiliyor, bu kadar dışardan film getiriyoruz, diziler alıyoruz, programlar alıyoruz, niye biz bir tane satamıyoruz? Demek ki biz bu standardı yakalayamamışız. Bana teklif geliyor, 'Dizide oynar mısınız' diye. Bir bakıyorum, bilmem ne filminden adapte edilmiş, sadece isimler değiştirilmiş, özgün olmayan, samimi olmayan bir dizi. N.U: Batıda bunun standardı var. Orada çocuk tacizi diye bir sorun var, bu işleniyor. Sağlık problemi diziyle anlatılıyor. Bizde kocası kaçtı, karısı geldi. Sonra aynı oluyor, bıkılıyor, reytingler paramparça oluyor. Açık net koymamız lazım. Eğer hukuk talep ediyorsan, iştahı artırmak zorundasın. Bunu bu yolla yapacaksın. * Yani bu ülkede hukuk talep ediyorsan hukuk dizisi yapacaksın, sağlık problemine dikkat çekmek için sağlık dizisi yapacaksın diyorsunuz. Bu filmi yazarken de ekonomi sorununu gündeme getirmek istediniz, öyle mi? N.U: Evet, kendi çapımda, ekonomimizin geldiği noktayı güldürerek anlatmak istedim, budur.
|