|
Yaza margarita yakışır
|
|
Buzlu çeşitleriyle bir yaz içkisi olan margaritayı dünyaya Margarita Sames adlı Amerikalı bir kadın tanıttı.
Bayan Margarita'nın efsane içkisi
Tekila, portakal likörü ve limon suyu... Ağız kısmı tuza bulanmış bir kadehte servis edilecek... Buzlu çeşitleriyle tam bir yaz içkisi olan margaritayı dünyaya Margarita Sames adlı Amerikalı bir kadın tanıttı.
Margarita'nın şöhreti açısından hiç de hoş olmayan bir sahneydi. Alfred Hitchcock'un 1972'de çevirdiği "Çılgın" (Frenzy) filminde polis müfettişinin İngiliz karısı bir misafirine "maaarga-riita" diye abartılı biçimde tanıttığı kokteyli ikram ederken, bir yandan da tarifini veriyordu: "Tekila, portakal likörü ve limon suyu, ağız kısmı tuza bulanmış bir kadehte servis edilir" Nazik misafir bu ikramı reddetmedi. Ama bu da onun sonu oldu. Zira kokteylden bir yudum içer içmez, yere yığıldı ve ruhunu teslim etti. O günlerde içki meraklıları, aralarında, eğer filmde limon suyu yerine Meksika'nın tatlı limonu "lime" suyu kullanılmış olsaydı, içen adamın ölmeyeceği yolunda espriler yapıyorlardı. Zira gerek Meksika yapımı filmlerde, gerekse 1950'lerden itibaren Hollywood filmlerinde, bu kokteyl sık sık boy göstermekteydi. Ama hepsinin tarifi, tekila, "tripple sec" de denen portakal likörü ve tatlı limon suyu içeriyordu. Kadehin ağzındaki tuz çemberi ise zorunlu değildi. Zevke göre vazgeçilebiliyordu. 1970'lerin İngiltere'sinde, şerilerin ve ılık "ale" birasının egemen olduğu bu ülkede, scotch viski ve porto şarabı meraklısı İngilizlerin, Meksika gibi uzak bir ülkenin içkisi olan tekiladan yapılmış bir kokteyl hakkında fazla bir şey bilmedikleri de düşünülebilirdi.
EN GÖZDE KOKTEYL Günümüzde durum Hitchcock'un Çılgın'ının çevrildiği dönemden oldukça farklı. Artık margarita kokteyli ikram eden evsahibinin, onun malzemelerini saymasına gerek yok. Bugün biraz içki dünyasına aşina kişiler, margaritanın "frozen", yani buzlu versiyonlarından klasik biçimine dek her türlüsünü yakından biliyorlar. Zira margarita günümüzün en gözde kokteylleri arasında. Margarita kokteylinin başarılı olması için birinci koşul, iyi bir tekila ile hazırlanması. Agave bitkisinin belirli bir türünden damıtılan tekilanın üzerinde ihraç ya da iç pazar için üretilmesine göre "silver" ya da "blanco" ibaresi varsa, bu, şişedeki içkinin renksiz tekila olduğunu, başka deyişle damıtıldıktan hemen sonra şişelendiğini gösteriyor. "Gold" ya da "joven" ibaresi ise, içkinin "silver" gibi genç ve sert olduğunu, ancak sonra renklendirildiğini anlatıyor. Eğer etikette "aged" ya da "reposado" sözcükleri okunuyorsa, bu, içkinin en az iki ay meşe fıçılarda bekletildiği ipucunu veriyor. Her ne kadar bekletilmiş tekila sek içim için çok uygun olsa da, margarita kokteyli için genellikle "silver" versiyonu öneriliyor. KÖKENİ 'KARIŞIK' Kuşkusuz, özellikle buzlu "frozen" çeşitleriyle daha çok bir yaz içkisi özelliği taşıyor, margarita. Nitekim bu gibi zarif kokteylin yaz sıcağında ağır, tanenli şaraplardan, sert viskilerden daha kolay tüketildiği ortada. Pek çok ünlü içki ve yemekte olduğu gibi, margaritanın kökeni hakkında da birden çok iddia var. Örneğin bir söylentiye göre margarita, Marjorie King adlı Amerikalı bir dansçı kız sayesinde bulunmuş. Nasıl bir alerjiyse, sözüm ona tekiladan başka tüm içkilerin alerji yaptığı Marjorie, Meksika'nın Rosarita plajlarında dinlenirken, Rancho Del Gloria barına uğramış ve barmen Danny Herrera'dan tekilalı bir kokteyl hazırlamasını istemiş. Kar haline getirilmiş buz doldurduğu bardağın içine bir miktar tekila döken barmen, biraz limon suyu eklemiş, biraz da portakal likörü. Marjorie bayılmış bu karışıma. Henüz adı olmayan bu yeni içkiye, barmen, Marjorie'nin İspanyolca karşılığı olan margarita adını vermiş. Bir başka versiyon ise bizi Meksika'nın Juarez kentinde Tommy'nin Yeri barına götürüyor. Yıl 1942. Pancho Morales barın arkasında. Hoş bir kadın bardan içeri giriyor, salına salına bara ilerliyor ve yürek hoplatan bir sesle, "Bana bir 'manolya' lütfen", diyor. Morales, belki de bir akşam önce içkiyi fazla kaçırmış olmanın kafa karışıklığıyla, kadının istediği içkinin malzemesini hatırlamıyor. El yordamıyla tekila ile Cointreau portakal likörünü karıştırıyor ve bu yeni içkiye manolyadan esinlenerek papatya adını veriyor. Papatyanın İspanyolca karşılığı, tahmin edebileceğiniz gibi, margarita Bu efsaneler bir yana, margaritayı dünyaya tanıtan kişinin Margarita Sames adlı Amerikalı bir hanım olduğundan bugün artık kuşku duyulmuyor. Margarita Sames ve kocası Bill, yazlarını Meksika'nın Acapulco kentinde geçiren sosyetenin ünlü isimlerindendi. Konukları arasında Hilton otellerinin sahibi Conrad Hilton, güzel yıldız Lana Turner ve yan villada oturan ünlü aktör John Wayne gibi kişiler de vardı. Yıl 1948 idi. İkinci Dünya Savaşı sona ereli üç yıl olmuş, sıkıntılar geride kalmıştı, refah giderek artıyordu. Bu grup tatil kasabası Acapulco'da yaz aylarında neredeyse gece gündüz birlikteydiler. Her biri esaslı içki meraklısıydı ve sıcak Meksika akşamlarında h a - vuz başında yüklü miktarlarda kokteyl tüketiliyordu. Bayan Sames, "bloody mary" kokteylinin saltanatına son verecek bir içki hazırlamaya karar verdi. Tekilayı, Cointreau portakal likörü ve taze tatlı limon suyu ile karıştırdı. Fransa'da büyüdüğü için Cointreau likörünü iyi biliyordu. Meksika'da geçirdiği tatiller sırasında da yerli içki tekilaya gönül vermişti. Ancak yaptığı karışımların kimi çok tatlı oldu, kimini ise yeteri kadar lezzetli bulmadı. Ama sonunda ideal karışıma ulaştığını düşündü. Bir ölçü Cointreau, üç ölçü tekila ve bir ölçü de tatlı limon suyu karıştırılarak hazırlanmalıydı kokteyl. Meksika'da pek çok kişinin tekilayı tuz yalayarak içtiğini bildiğinden, kadehin ağzını tuza bulayarak servis etti. Sames'in yayvan şampanya kadehi içinde sunduğu kokteyl günümüz cemiyet yazarlarının "sosyete" sözcüğünün karşılığı olarak yarattığı yeni tanımla "kentin elitleri" tarafından bir anda benimsendi; grubun başlıca içkisi haline geldi. Bu ünlüler gittikleri barlarda bayan Sames'in adını verdikleri kokteyli barmenlere öğrettiler; barlarda, tanıdık tanımadık herkese ısmarladılar. Conrad Hilton kendi otellerinin barlarında da margarita kokteyli satılması talimatını verdi. Margarita çok geçmeden dünyayı fethetmeye başlamıştı. Birkaç yıl içinde Margarita Sames kendi içkisinin bir tür kültür elçisi oldu. Cointreau firması ile tanıtım sözleşmesi yaptı. Başkan Roosevelt'in eşi Eleanor ile zaman zaman buluşuyor, birlikte margarita içerlerken çekilen fotoğrafları basında yayınlanıyordu. Ancak Sames kendi reçetesinde bir süre sonra değişiklik yapmak zorunda kaldı. Üç ölçünün ağır geldiğini fark edip, karışımdaki tekila miktarını iki ölçüye indirdi. Ama ölünceye kadar, Cointreau dışında başka bir portakal likörünün margaritada yer almasına şiddetle karşı çıktı. "Bu gibi içkilere marga ya da rita adını verebilirsiniz. Ama bunlar kesinlikle margarita değildir" diyordu.
MUSLUKTAN KADEHE Margaritanın tarihinde başka bir dönüm noktası ise 1 mayıs 1971 tarihi. Dallaslı restoran sahibi Mariano Martinez Jr., yumuşak İtalyan dondurması yaptığı makineye önceden hazırladığı açık yeşil bir karışımı doldurdu. Belli bir süre sonra kalabalık gruplar için üretilmiş ilk frozen margaritayı, dondurma musluğundan kadehlere servis etti. Kuşkusuz bu dünyanın ilk buzlu margaritası değildi. Bu içkinin ilk ortaya çıktığı günlerden itibaren barmenler özellikle sıcak bölgelerde buzlu margarita versiyonları üzerinde de çalışıyorlardı. Ama bu kokteyli kalabalık bir diskoda aynı anda yüzlerce kişiye servis yapma olanağını sağlayan frozen margarita makinesinin mucidi Martinez olarak kabul ediliyor. Portakal likörünün markasından bile taviz vermeyen bayan Margarita Sames iyi ki bugün yaşamıyor. Zira sağ olup da, İstanbul gecelerinde Cointreau yerine yerli portakal likörü, tekila yerine yerli votka, tatlı limon yerine ekşi limon suyu ile yapılmış, içine dondurulmuş ahududu ya da başka bir konserve meyve püresi ilave edilmiş içkilerin margarita adı altında içildiğini görmüş olsaydı, herhalde kahrından ölürdü...
|