Petrollü Hazar'da turuncu dalga..
Bundan yaklaşık on yol önce Bakü'de Azerbaycan Parlamento Başkanı Resul Guliyev'i ziyaret etmiştim. Guliyev'i ziyaret ettikten sonra Azerbaycan ve Türk Dünyası'nın yaşayan milli şairi Bahtiyar Vahapzade, bir arkadaşımla birlikte bizi evinde ağırladı. Hazar manzaralı, neft kokulu bir atmosferde konumuz doğal olarak Azerbaycan'ın geleceği ve petroldü. Konu petrol olunca kimlerin Baku üzerinde hükümranlık kurmaya çalışacağı da tartışma konularımızdan birisi haline gelmişti Öyle görünüyor ki, önümüzdeki günler ve yıllarda da Azerbaycan'ı petrolüyle birlikte konuşmaya devam edeceğiz. Çünkü, Haydar Aliyev döneminde en güçlü konuma gelen ve sonra sürgün hayatıyla muhalif Azeri politikacı Resul Guliyev sıfatını alan Azerbaycan'ın tanınmış simasının her seçime katılma ve ülkesine dönme girişimi Bakü'de sıkıntılara sebep oluyor.
Kadife devrim değil Daha kötüsü, Guliyev'in geri dönüşü girişimleri şu günlerde ilgisi olmadığı halde demokrasi, özgürlük gibi havalarda pazarlanmasıdır. Elbette Azerbaycan bugünkünden çok daha fazla demokrasiye, özgürlüğe, insan haklarına ihtiyacı var, ama bunları elde etmenin yolu uzun süre Amerika havası teneffüs ederek, baskın bir ortamla Baku'da iktidarı ele geçirme oyunu sergilemek değil herhalde. Bu sebeple Azerbaycan'da olup bitenlere, Ukrayna, Gürcistan ve Kırgızistan'dakilere benzer bir 'kadife devrim' girişimi gibi görmek çok yanlış olur. Hazar Bölgesi, enerji kaynaklarıyla, statüsü tam olarak açıklığa kavuşturulamayan Hazar Denizi'ndeki enerji rezervleriyle dünyaya yön veren güçlerin savaş arenası olmaya aday konumda. Bu sebeple Azerbaycan ile petrol gibi kavga çıkaracak bir değeri olmayan, statü problemi yaşamayan Ukrayna, Gürcistan ve Kırgızistan'ı karşılaştırmak, aynı kefeye koymak yanlış olur. Ayrıca, Azerbaycan bağımsızlığı elde ettiğinden bu yana çok ciddi olaylar yaşadı, kadife devrimlere rahmet okutacak darbeler gördü.
Tablo iyi okunmalı Tabloyu iyi okuduğumuzda gelişmelere, Rus ve Amerikan çıkarlarının yeni çatışması olarak da bakabiliriz, Azeri gruplarının kendi aralarındaki iktidar mücadelesi olarak da görebiliriz. Tuhaf olan şu ki, bu tartışmalara her iki taraftan da bakacak malzeme var. Öte yandan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de babasının otoritesini sürdürmeye çalışmasına rağmen, eski seçkin takımı tehdit olarak görerek, yeni isimlere görev vermesine rağmen sıkıntıların önüne geçebilmiş değil. Azerbaycan'da kargaşa olduğunda doğal olarak dünya Baku'yü ve petrollerini gündeme alıyor. Rusya ve Amerika'nın Azerbaycan üzerindeki hesaplarını sorguluyor. Fakat, her iki ülke olayları tetiklemese dahi meydana çıkan gelişmeleri kontrol etmeyi, kendi tarafına çekmeyi görev sayıyor. Durum böyle olunca Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nın yüzde 93'ünün bittiği, petrolün Ceyhan'a akarak, dünya piyasasına ulaşmasına ramak kaldığı bir dönemde kargaşalar anlamlı oluyor. Haydar Aliyev'in kurduğu dengelerle bugünlere gelen Azerbaycan'ın geleceğinde ve enerji kaynaklarına yön veren güçlü bir ülke olabilmesinin önünde ciddi engeller. En önemlisi ise demokrasi. SSCB Politbüro üyeliğine kadar yükselen Haydar Aliyev ile oğul Aliyev arasında bu anlamda ciddi farklılıklar var. Baba daha otoriter olmak zorundayken, oğlunun daha özgürlükçü olması Azerbaycan fayda sağlayabilir..
|