Teselli odur ki...
O an gelir... En büyük acı, yanında, insanın en büyük tesellisini getirir. İnsanın en büyük tesellisi... Hakikaten böyle düşünürüm bazen... İnsanın en büyük tesellisi... Yanı başında, elinden tuttuğun bir yakınının ölüm anında, son nefesinde, esas "kendi içindeki iyi"yi keşfetmesidir. Kendi içindeki... Unuttuğu... Hırpaladığı... Sindirdiği... Azgın hallerinin toz dumanına boğduğu... Küçük bir çocukken ortada bıraktığı... Büyürken küçülttüğü... Fesatlık sisleri... Fenalık dumanları... Kötülük kargaşası... İhtiras kaosları... Arsızlık uçurumları... Bencillik depremleri... Küstahlık fırtınaları arasında... Öyle bir kenara, en dibe, en sessizliğe sürüklediği "içindeki iyi" ile tanışmasıdır. O an gelir... Yanı başında bir hayat, sevdiğin de kim bilir nasıl eksik eksik sevdiğin, sakındığın da kim bilir nasıl ihmal ihmal sakındığın, saydığın da nasıl sıradan sıradan saydığın, bir gözbebeğin, bir canının içi, bir her şeyin, bir tanen, biriciğin giderken... İşte o an... "İçindeki iyi" gözyaşı olur... Muhasebe olur... Muhakeme olur... Tefekkür olur... Hiç tanımadığına dahi sıcak bir bakış... Hiç merak etmediğine dahi içten bir selam... Hiç umursamadığına dahi bir an muhabbet olur. Önce süklüm püklüm... Sonra dikleşe dikleşe... Bütün hoşgörüsü, tüm asaleti, derin dostluğu ve her daim bir dokunuşla, bir göz temasıyla, bir merhabayla, bir el uzatmayla, bir iç geçirmeyle, bir duayla, bir başsağlığıyla, bir uzun ömürler dileğiyle, bir nasıl da fark edemedim pişmanlığıyla, bir keşke olmasaydı ile, bir keşke olsaydı ile... Kısacası, bir bahaneyle, iyi bir gerekçeyle... "İçindeki iyi insan" uyanır, kalbinde dolanır, kalpten kalbe uzanır. İnsana, yüreğiyle, vicdanıyla, oradaki iyinin varlığıyla, nasıl yüce bir şey olduğunu fısıldar belki. O an, herkes için vardır. O an, bakın, mesela Erbakan, bir babadır, bir kocadır; hayatının koca parçasının fişini çekecek kadar cesur, neden çekmesi gerektiğini bilecek kadar sevgi dolu, öteye duacı, bu dünyada acıdır. O an... Herkesin içindeki iyi insanların şöyle bir kıpırdadığı o an, herkesin hayatına bir şekilde ölüm ölüm sokulmuş, ama anne, ama baba, ama çocuk, ama daha büyük, belki bir sevgili, bir eş, bir arkadaş, belki hiç tanımadık bir yoldaş olarak yanaşmıştır. İçindeki iyi mutlaka uyanmış... An bitmiş... Ya kalbinde büyümüş büyümüş... Ya "gerçek hayat" karşısında büzülmüş, büzülmüştür. Ama, orada bir yerdedir, mutlaka!
|