Bakü'den ne isteniyor?
Kardeş Azerbaycan'da son birkaç gün içinde yaşanan gelişmeler, burada da 'turuncu devrim' isteyen küresel çeteyi bir kere daha mercek altına alma zorunluluğu doğuruyor. Çıplak gözle bakıldığında şimdiki ve önceki birtakım deneyler, Azerbaycan'da demokratik hareketler sanılır. Bu bakışa göre ortada gelişmemiş bir demokrasi ve muhalefete fırsat tanımayan yarı diktacı bir idare vardır. Küresel çete de bu ülkeye mükemmel (!) demokrasiyi getirmek için sırf insanlık namına (!) para harcayarak devrim gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Ne var ki Bakü üzerindeki kadim oyunları bilenler, bugünkü manevraların İran'a yönelik küresel çete tasarısına dayandığını kolayca görüverirler. Hiç şüphe yok ki Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, İran'ın işgali için küresel çete tarafından istenen desteği verse bir anda demokrasi kahramanı ilan edilir, hakkında methiyeler düzülür. Küresel çete Bakü'den ne istemektedir? Azerbaycan'ın İran sınırına 15 bin ABD askerinin konuşlandırılmasına izin! Bu belanın bir de püskülü var: Konuşlanacak 15 bin asker diplomatik dokunulmazlık sahibi olacak. İstediğini yapacak, her türlü kepazeliğe bulaşacak, gerekirse ülkenin vatandaşlarını öldürebilecek ama yerleşik kanunların üstünde kalacak! Tabii yeryüzü sakinleri olarak, küresel çetenin bu ve benzeri taleplerindeki korkunç küstahlık boyutunu yadırgama yeteneğimizi bile yitirdik. Onun için, resmi yoldan değil de kapalı yöntemlerle yapılan böyle dayatmalara karşı doğru dürüst bir dayanışma ve tepki sergilenemiyor. Azerbaycan'daki bu son olayda beklenmedik bir boyut var. Muhalefetin içinden biri veya birileri değil, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e en yakın idarecilerden Ekonomi Bakanı Ferhat Aliyev olayın merkezinde yer alıyor. Tutuklanan kardeşiyle birlikte büyük bir servete hükmeden Ferhat Aliyev'in görevden alınmasının gerekçeleri ne olursa olsun, kimse Azerbaycan demokrasisinin mükemmelliğinden söz edemez. Mesele, doğal olan demokratikleşme sancılarını istismar eden küresel çetenin ülke açısından ifade ettiği tehlikenin kendisi.. Bir zamanlar Ecevit'in Türkiye için önerdiği 'Dış Türkler Bakanlığı'nın Azerbaycan'daki kurulu muadili olan bakanlık koltuğunda oturan Nazim İbrahimov ile dün İstanbul'da yaptığım sohbette son gelişmelerin ayrıntılarını öğrenmeye çalıştım. Şüphesiz İbrahimov 'taraf' olduğu için cevaplarını ihtiyatla karşılıyor ama yine de kayda değer görüyorum: - Azerbaycan sisteminde halkın seçtiği Cumhurbaşkanı yasamanın da, yürütmenin de başıdır. Bizler cumhurbaşkanı tarafından, onun öngördüğü genel siyaseti yürütmek için tayin ediliyoruz. Dolayısıyla bağımsız bir bakanlık siyaseti yürütmemiz söz konusu değildir. Şahsen arkadaşım Ferhat Aliyev'in fazlasıyla kendine dönük, neredeyse bağımsız bir siyasetçi gibi davrandığını görüyor ve daha önce de uyarıyordum. Bu görüşmeyi yaptığımız dakikalarda olayın ayrıntıları belli olmadığı için Nazim İbrahimov konuyu fazla tartışmak istemedi. Ancak şimdiden belli ki Azerbaycan rahat bırakılacak gibi değil. Belki de küresel çete İlham Aliyev'e karşı başarılı olabilecek seçeneği henüz muhalefette bulamadığı için iktidarın içinde aramaya başlamıştır. Eğer böyleyse ABD, Irak'ta içine düştüğü batağa rağmen İran'a girme fikrini rafa kaldırmış değil. Elbette biz kardeş ülke olarak Azerbaycan'da şu veya bu siyasetçi hakkında önyargı ile hareket edemeyiz. Tek dileğimiz, dünyanın en hassas coğrafyasında ortak kaderi paylaştığımız 'aynı milletin daha doğudaki devleti'nin mükemmel bir demokrasiye kavuşması ve yücelmesidir. Bunun kararını verecek ve gereğini yerine getirecek olan da Azerbaycan halkıdır.
|