|
|
|
|
|
|
İlk Türk tarikatı: Bayramilik
'İlk Türk tarikatı' Bayramiliğin kurucusu Hacı Bayram Veli'nin Anadolu'da halk arasında birliğin sağlanmasında büyük etkileri olduğu belirtiliyor. Hacı Bayram Veli, İstanbul'un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedileceğini II. Murat'a müjdeleyen alim olarak tanınıyor.
Anadolu topraklarında doğup büyüyen Hacı Bayram Veli tarafından kurulmuş ilk Türk tarikatı olan Bayramilik, daha kurucusunun sağlığında Ankara ve çevresinde büyük bir yaygınlık kazandı. Asıl adı Numan olan Hacı Bayram Veli 1352'de Ankara'nın Çubuk Çayı üzerindeki Zülfadl (Solfasol) köyünde doğdu. Hacı Bayram Veli'nin, şeyhi Hamidüddin'in Aksaray'daki vefatından sonra Ankara'ya dönüp irşad faaliyetine başladığı 1412 yılı, Bayramiyye'nin kuruluş tarihi olarak kabul ediliyor.
II. MURAT ÖZÜR DİLEDİ Bazı kaynaklarda, padişah II. Murat'ın Hacı Bayram Veli'yi Edirne'ye çağırdığı bilgisi yer alıyor. Bir rivayete göre Sarı Abdullah Efendi, müritleri kısa sürede büyük bir artış gösteren Hacı Bayram'ı halkı sapıklığa sevk ettiğini öne sürerek, padişaha şikâyet etti. II. Murat, Edirne'ye getirilenHacı Bayram Veli ile görüşünce hakkındaki söylentilerin doğru olmadığını anladı ve onun büyüklüğünü kabul etti. Hacı Bayram Veli'den özür de dileyen II. Murat, bu olaydan sonra Bayramiyye tarikatına mensup kişilerden vergi alınmamasını emretti.
DEVLET NEZDİNDE İTİBAR Hacı Bayram, Hamidüddin Aksarayi'den giydiği 12 terkli kızıl tarikat tacını muhtemelen II. Murat'la görüştükten sonra beyaz çuhaya çevirdi. Hacı Bayram Veli'nin Ankara'ya dönüşünden ölümüne kadar geçen yaklaşık 10 yıllık süre, Bayramiyye'nin devlet nezdinde meşruiyet ve itibar kazandığı ve Sünni temeller üzerinde gelişmesini tamamladığı dönem oldu. Bayramiler'in vergiden muaf tutulmaları yüzünden bir ara Ankara ve çevresinde vergi toplanamaz hale geldi. Vergi ödemek istemeyen herkes Hacı Bayram Veli'nin öğrencisi olduğunu söylüyordu.Bu durum üzerine II. Murat Hacı Bayram Veli'ye kaç müridi olduğunu sordu. Hacı Bayram Veli, müritlerinin tam sayısını bilmediğini, ama öğrenebileceğini söyledi. Bir cuma günü Ankara dışında bir çadır kurduran Hacı Bayram Veli, namazdan sonra "Benim müridim olan gelsin; Allah aşkına kurban edeceğim" dedi. Herkes bekleyip ne olacağını birbirine sorarkan, kalabalıktan bir erkek çıkıp yürüyerek çadıra girdi. Hacı Bayram Veli çadırdaki koyunlardan birini keserek kanını dışarı akıttı. Kalabalık Hacı Bayram Veli'nin aklını oynattığını düşünüp dağılmaya başladı. Bu arada bir kadın da yürüyüp çadıra girdi. Hacı Bayram Veli bir koyun daha kesti. Meydanda kimse kalmamıştı. Hacı Bayram Veli haber gönderdi: "Bir buçuk müridim var." HacıBayram'ın vefatından sonra tarikat mensupları, irşad göreviyle bulundukları Beypazarı'ndan Ankara'ya gelerek, şeyhlerinin vasiyeti gereği cenaze namazını kıldıran Akşemseddin'e bağlandı. Bayramiyye tarikatı daha sonra Akşemseddin tarafından sürdürüldü. Akşemseddin'in kurduğu Bayramiyye şubesine Şemsiyye-i Bayramiyye adı verildi. Akşemseddin'in ölümünden sonra halifelerinden Kayserili İbrahim Tennuri döneminde 'Tennuriyye' adını alan tarikatın daha sonra Bolulu Himmet Efendi tarafından 'Himmediyye' şubesi kuruldu. Himmediyye şubesi Bayramiyye tarikatının bugünlere taşınmasında etkili oldu.
MELAMİYYE İLİŞKİSİ Silsilesinin Hacı Bayram'a ulaşmasının dışında Bayramiyye ile bir ilgisi olmayan Melamiyye de bu tarikatın bir kolu sayılıyor. Ömer Sikkini'- nin ölümünden 100 yıl sonra Göynük'e giderek araştırmalar yapan Mahmud Kefevi'nin anlattıkları Hacı Bayram Veli'den sonra posta oturan Akşemsettin ve ÖmerSikkini arasında meşrep farklılığı olduğunu ortaya koyuyor. Kefevi bu konuyla ilgili şunları anlatıyor: "Zikir meclislerine, kılık kıyafet ve tarikatın şekil unsurlarına karşı çıkan Ömer Sikkini, Akşemseddin'in yönettiği zikirlere katılmayıp mescidin bir köşesinde bekler. Bundan rahatsız olan Akşemseddin, Ömer Sikkini'ye zikir halkasına katılmasını, aksi takdirde Hacı Bayram'ın taç ve hırkasını alacağını söyler. O da 'Yarın cuma namazından sonra bizim eve gelirseniz, Allah'ın izniyle size tacı ve hırkayı teslim ederim' der. Sikkini ertesi gün evinin avlusunda büyük bir ateş yaktıktan sonra mescide gider. Namazdan sonra cemaat Ömer Sikkini'nin evine gider. Sikkini ateşe girerek oturur. Taç ve hırka yanar, ama kendisine bir şey olmaz."
Özlem Yılmaz Ulaş Yıldız
|
|
|
|
|
|
|
|
|