İMKB'nin Tasarruf Genelgesi'ne uyup uymadığına ilişkin denetim raporunu Borsa Başkanı ile görüştüm. Genelgenin nasıl devreye sokulduğunu araştırdım '.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (IMKB) bir şeyler oluyor. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) İMKB'nin Başbakanlık Tasarruf Genelgesine uyup uymadığını kontrol etmek için denetim başlattı. Bu denetim sonucunda düzenlenen rapordaki ilk bulgular, karşı tarafın görüşleri alınmadan ve kesin bir biçimde netleşmeden kamuoyuna sızdırıldı. Tabii, biz de nedenini merak ettik. Araştırdık. Borsa Başkanı Osman Birsen ile de görüştük. Bambaşka bir tablo ile karşılaştık. İMKB, 20 yıl önce özel ve özerk bir statüde kurulmuş bir kurum. Üyeleri bankalardan ve aracı kurumlardan seçiliyor. Yönetim Kurulu, Başkan hariç, özel sektörde çalışanlardan oluşuyor. İşin içeriğinin "kalite" yi gerektirmesi ve hata payının düşük olması için çalışanların maddi ve sosyal hakları devlet memurlarından farklı bir biçimde belirleniyor. Bu düzen son zamanlarda bozulmaya başladığını bu sütundan size aktarmıştım. SPK idaresi, İMKB'nin koruyucu ve kollayıcısı olmak yerine denetleyiciliğine soyunduğunu, İMKB'nin özerk bir kurum olduğu bir kenara Ankara'dan direktiflerle yönetmek ve yönlendirmek istendiğini yazmıştım.
SİYASİLER İSTİYOR HAVASI Bu başarılamayınca, denetçi yollayıp, işi halletme yoluna gidildi. Bu yöntem, İstanbul Altın Borsa'sı için de uygulanmış ve sonuç alınmıştı. Başkan istifaya zorlanmış, savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştu. Aynı yöntemi tekrar devreye sokmak ve bunu "siyasiler yaptırıyor" havası vererek güç kazanmak, bürokrasinin vazgeçemediği davranış biçimlerinin birisiydi. Ancak, İMKB'nin özerklik statüsünden dolayısıyla denetimi için bir neden olması gerekiyordu. Bu amaçla, Başbakanlık Tasarruf Genelgesine uyulup uyulmadığının denetlenmesi fikri ortaya atıldı ve benimsendi. Buna kılıf olarak da "siyasiler istiyor" diye bir söylenti ortaya atıldı. Oysa Hükümet üyelerinden kimsenin böyle bir isteği yoktu. İMKB Başkanı Osman Birsen, Borsa kurulduğundan bu yana, Başbakanlığın 6 tane daha tasarruf genelgesi çıkardığına değinerek, İMKB bu genelgelere tabi olmayan özel ve özerk bir statüde olduğu için, hiçbir SPK Başkanı'nın İMKB'ye bunları denetlemek için eleman yollamadığının altını çiziyor. Ancak, son çıkarılan 6. genelgenin denetim konusu yapılmasına da bir anlam veremediğini belirtiyor.
45 MİLYON DOLAR AVANS İşin ilginç yanı, bu denetim kapsamına alınan harcamalar arasında, 2001 ve 2002 yıllarında o tarihteki "ilgili bakanın zorlaması" sonucu İMKB'den SPK'ya verilen 45 milyon dolarlık avansla ile ilgili harcamalar yoktu. SPK bu parayla, kendine ofisler, arabalar ve lojmanlar almıştı. SPK Başkanının kullandığı 3 yeni araba, 300 metre karelik lojman ve evindeki sedef kakmalı koltuklar için bu para kullanılmıştı. Ancak, bu para avanstı. İMKB'nin yönetim kurulu üyeleri bu paranın geri alınması için çalışırken, devreye Başbakanlığın bu güne kadar uygulanmasına bakılmayan ve İMKB'nin de kapsamında bulunmadığı Tasarruf Genelgesi sokuldu. "Sen benim harcamalarıma karışırsan, parayı da geri istersen, ben de seni denetlerim" güdüsü harekete geçti. "Siyasiler istiyor" hikayesine zemin hazırlamak için de, rapor kamuoyuna sızdırıldı. Deneyimlerim, kamudaki bu tür çekişmelerin hiç kimseye yarar sağlamadığını gösteriyor. Kişisel arzu ve kaprisler fayda getirmiyor. Hele, kamu görevlileri siyasileri kullanmak istedikleri taktirde kendileri zor durumda kalıyorlar. Bu kez de durum değişmeyecek.