Kavganın sırrı çalınan rolde
Altın Portakal Film Festivali'nde Woody Harrelson'la Michael Madsen birbirine girdi. Kavganın sırrı 11 yıl önce çekilen Katil Doğanlar filminde gizli. Başrolü Madsen'dan çalan Harrelson bu role daha uygundu. Çünkü babası gerçek bir kiralık katildi.
Rezervuar Köpekleri filmindeki Mr. Blonde karakteriyle ünlenen Michael Madsen, senarist ve yönetmen Quentin Tarantino'yla çok iyi arkadaştı ta ki "Katil Doğanlar" filmindeki başrol elinden alınana kadar... Başroldeki acımasız katil, kanun kaçağı Mickey Knox karakteri onun için biçilmiş kaftandı ama son anda rolü Woody Harrelson kaptı. Katil Doğanlar'ın yapımcıları Woody Harrelson'ı istemiş, Tarantino da tercihini Harrelson'dan yana kullanmıştı. Hiç de iyi bir çocukluk geçirmeyen Harrelson, bu acımasız katil rolüne çok uygundu. Çünkü babası Charles Harrelson bir kiralık katildi. Harrelson henüz yedi yaşındayken babası ilk cinayetinden hapse girdi. Ardından ünlü bir federal yargıcı öldürdüğü gerekçesiyle ömür boyu hapse mahkum oldu. Halen Amerika'nın en sıkı korunan cezaevlerinden, Colorado'daki "The Federal Administrative Maximum Penitentiary" de terör suçlularıyla birlikte...
Katil Doğanlar'daki rolü kaptırdı, yıllarca unutmadı
Katil Doğanlar filmindeki başrolün önce Michael Madsen'a verildiğini, sonra da Woody Harrelson'da karar kılındığını biliyor muydunuz? Ya Harrelson'ın babasının bir kiralık katil olduğunu? İşte Hollywood filmlerine taş çıkartan bir yaşam öyküsü.
42. Antalya Altın Portakal ve 1. Avrasya Uluslararası Film Festivali'nin şüphesiz en çok ses getiren konukları Michael Madsen ve Woody Harrelson oldu. Hollywood'un bu 'arıza' adamlarının kamera önünde yaşadığı ağız dalaşı bir haftadır konuşuluyor. Kimileri "Kathleen" ya da "Pamela" adlı bir kadın yüzünden kavga ettiklerini, kimileri ise farklı politik görüşlere sahip oldukları için anlaşamadıklarını söyledi. "Kadın"ların kimliği, daha doğrusu "varlığı" net değil ama Madsen'ın Bush taraftarı, Harrelson'ın ise ABD Başkanı Bush'a karşı, iflah olmaz bir barış yanlısı olduğu biliniyor. İnternette 'www.woodyharrelson.com'u tıkladığınızda 'www.voiceyourself.com' adlı site açılıyor. Sloganı "Dünyayı beraber değiştirmek" olan "Voiceyourself" (Kendini İfade Et) hareketinin kurucusu, Woody Harrelson. Bir röportajında diyor ki; "Kar amacı gütmeyen bir oluşum bu... Makineleşmeye karşı doğal hayatı savunan bir yapı. Çünkü umutsuzluğu yenip bir şeylerin değiştiğini görmek ve göstermek istiyoruz; ekolojik yapıda, toplum hayatında, insan hakları alanında..." Gerisi herkesin bildiği gibi... Katil Doğanlar, İnce Kırmızı Hat, Beyazlar Beceremez, Başkanın Adamları, Gün Batarken, Saraybosna'ya Hoşgeldiniz, Skandalın İsmi Larry Flynt (Oscar'a aday gösterildi), Ahlaksız Teklif gibi filmlerle adını duyuran, komediden gerilime oynadığı her rolün hakkını veren bir aktör, o. 1961 Teksas doğumlu olan Harrelson, şimdi Hawaii'de, karısı (oyun yazarı Neil Simon'ın kızı) Nancy Simon ve iki kızıyla yaşıyor.
'ARAMIZDA BİR SORUN YOK' MU? Michael Madsen ise Quentin Tarantino'nun Rezervuar Köpekleri filmindeki "Mr. Blonde" rolüyle adını duyurdu. "Stealers Wheel"ın, "Stuck in the middle with you" adlı şarkısı eşliğinde dans ederek bir polisin kulağını kesme sahnesi unutulmaz film sahneleri arasında... Thelma ve Louise, Free Willy, Donnie Brasco ve son olarak yine Tarantino'yla çalıştığı Kill Bill, kariyerinin en iyi filmleri. Madsen, sert adam rollerinin aksine dört şiir kitabı olan bir şair. Özel hayatı ise filmleri kadar çalkantılı. İki kez evlenip boşanan, evliliğe tövbe ettikten sonra üçüncü kez Deanna Madsen ile hayatını birleştiren 48 yaşındaki aktörün beş oğlu var. Madsen, festival boyunca alkollü gezdiği için röportaj veremese de, Woody Harrelson pek çok gazeteyle konuştu ve "Michael Madsen'la aramızda hiçbir sorun yok" dedi. Oysa pek çok habercinin atladığı ve yıllar öncesine dayanan bir sorun vardı ortada... Kill Bill filminin gösterime gireceği dönemde, 18 Nisan 2004 tarihinde The Observer Gazetesi'ne konuşan Michael Madsen, iyi bir oyuncu olmasına karşın neden hala ikinci sınıf aktör kategorisine koyulduğunu, küskünlüklerini, kızgınlıklarını açık açık anlatıyordu. 1994'te Woody Harrelson'ı büyük üne kavuşturan "Natural Born Killers-Katil Doğanlar" filminin kanun kaçağı, azılı katili Mickey Knox rolü onundu, en azından başlangıçta... Madsen "Yönetmen Oliver Stone beni istedi ama yapımcılar Woody Harrelson'ın oynaması için ekstra 20 milyon dolar teklif etti" diyor, röportajda... Quentin Tarantino ile küslüğü de o zaman başladı. Tarantino'nun tercihi de Harrelson'dı. Yine Tarantino'nun senaryosunu yazdığı Pulp Fiction filmindeki Vincent Vega rolü de John Travolta'ya gidince ipler koptu ve yıllarca konuşmadılar, ta ki Kill Bill'de Tarantino ona Bill'in kardeşi Budd rolünü verene kadar... Antalya'da Harrelson'la kavga ederken araya giren David Carradine da, bilindiği üzere Kill Bill'in "Bill"iydi. Yani filmdeki 'abi', bir bakıma 'kardeş'ini kavgadan uzaklaştırdı! The Observer'de Michael Madsen Hollywood'a olan kızgınlığını da pek çok kez dile getiriyor; "Donnie Brasco da iyi filmdi ama parayı Al Pacino ve Johnny Depp aldı... LA Confidential'ın senaryosu yanımda yazıldı, rol Russell Crowe'a gitti..."
BABASI BİR KİRALIK KATİL Michael Madsen, 'kolay' bir adam olmadığını kabul ediyor ama bu onun iyi bir aktör olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Peki Tarantino, Katil Doğanlar için neden Harrelson'ı tercih etmişti? Çünkü Harrelson'ın çocukluğu hiç de iyi geçmemişti, tıpkı Katil Doğanlar'ın Mickey'si gibi... Madsen, annesi ve babasının boşanmasının ardından isyankar bir ergen olurken Harrelson, babasının yedi yaşında hapse girmesiyle yıkılmıştı. Bu anlamda iki aktörün çocukluk ve gençlik dönemi de birbirine benziyor. Her ikisinin de otomobil çalmak, toplum içinde uygunsuz davranışlarda bulunmak gibi suçlardan sabıkası var ama... Harrelson'ın paramparça bir çocukluk geçirmesinin altında büyük bir trajedi yatıyor. Çünkü ünlü aktörün babası Charles Harrelson (66), ömür boyu hapis cezasına çarptırılan bir kiralık katil... 26 yıldır terör suçlularının gönderildiği, Colorado'daki "The Federal Administrative Maximum Penitentiary" adlı ABD'nin en sıkı korunan cezaevlerinden birinde yatan baba Harrelson, ilk olarak 1968 yılında Amerikalı işadamı Sam Degelia'yı öldürmekten suçlu bulunmuş ve hapis cezasına çarptırılmıştı. Woody Harrelson ise babası tutuklandığında henüz yedi yaşındaydı. Charles Harrelson hapis yattı, çıktı ve 1979'da yine bir cinayetin baş aktörü olarak tekrar manşetlerdeydi. Uyuşturucu çetelerinin korkulu rüyası, federal yargıç John H. Wood'a suikastten tutuklanan Harrelson, jüri tarafından suçlu bulunarak yaşam boyu hapis cezasına çarptırıldı. Harrelson, uyuşturucu tacirlerinden aldığı 250 bin dolar karşılığında efsane yargıcı öldürmüştü. Yargıç John H. Wood ise Amerika'da uyuşturucu tacirlerine karşı en sert hukuk adamlarından biri olarak tanınıyordu ve "Maksimum John" adıyla ünlenmişti. Cinayet, 20. yüzyılın ilk federal yargıç cinayeti olarak tarihe geçti. Baba Harrelson, tutuklandığında, ABD Başkanı John. F. Kennedy suikastindeki tetikçilerden biri olduğunu da söyledi ama daha sonra bu ifadesini geri çekti. Harrelson, JFK Suikati'nde adı geçen kuşkulu isimlerden biri olarak da dava dosyasına geçti. Woody Harrelson 1997 yılında bir TV röportajında babasının adil yargılandığına inanmadığını söylerek "Babamın bir aziz olmadığını biliyorum. Ama onun 'o' olayda masum olduğunu düşünüyorum" demişti. Antalya'da bir kavganın ardından çıkan gerçek 'yaşam'lar... Film gibi değil mi?
Tuğba Balıkçıoğlu
|