| |
Fıkra anlatmak
Size bugün güzel bir fıkra anlatacağım. "Güzel" deyişime bakmayın, beğenmemek de serbest. Kimse kendini baskı altında hissetmesin... Bizim köşe, demokratik bir köşe biliyorsunuz. Fıkra seçmek, hele hele anlatmak çok ciddi bir iştir. Bilimsel makale yazmaktan bile hatta...
Bir fıkraya başlamadan önce, "Biliyor muydunuz" demeyeceksin mesela... İnsanlar içlerinden çok fena dalga geçerler: Ulan ne anlatacağını bilmeden, bildiğimizi nerden bilelim, hanzo!
İkincisi, fıkrayı anlatırken sırıtmayacaksın! Bir fıkrayı anlatırken, hele hele kahkahalarla gülmek, faşizme girer. Fırka anlatıyoruz işte, gülsenize kardeşim! Rahat bırak insanları, ister güler ister gülmezler. Üçüncüsü, fıkrayı anlatacağın yeri ve muhabbeti iyi seçeceksin... Bir muhabbetin yönünü kökünden değiştirecek fıkrayı anlatırsan, mecliste soğuk duş olur. İlgi göremezsin. Ama konuyla ilgili fıkra oturtursan cuk olur.
Dördüncüsü, fıkrayı anlattığın insanları iyi seçeceksin... Kimisi vardır, en kahkahalı fıkrayı bile, milli birlik ve beraberliğimizi tehdit eden bir konuşma yapıyormuşsunuz gibi yüzünde kıl oynatmadan dinler, kuşkuludur, uyuzdur, fıkrayı anlatanda ne iştah bırakır, ne moral... Fıkra, iyi yürekli, hoşgörülü ve beyni açık insanlara anlatılır. Mecliste bir tane bile şüpheci tip varsa kendini tutacaksın, ki fıkraya yazık olmasın. Bu gibiler, en tantanalı fıkranın bile ırzına geçmek için elden geleni yaparlar... Sen de nükte yapayım derken üstüne papaz olursun.
Bir de sahneye atlamak için aportta bekleyenler vardır av köpeği gibi... Sen bir fıkra anlatırsın, millet gülmeye başlar. O gülmenin bir süresi olmalıdır. Henüz millet fıkranın nüktesini ve ironi tadını beyninde şapırdatmakta iken, birisi kenardan hortlar: Arkadaşlar, ben de bir tane anlatayım! Anandan 7 aylık mı doğdun kardeşim. Biraz beklesen de, biz de şu fıkraya verdiğimiz emeğin ekmeğini yesek fena mı olurdu. Bunlar emek düşmanıdır.
Son olarak da, bir fıkrayı ne kadar iyi seçmiş ve güzel anlatmış olursanız olun, mealini açıklamaya kalktığınız anda bitersiniz! O da bir nevi faşizme girer. Bırak insanlar anladığı ile kalsın. Fıkralar zaten didaktizmin panzehiri değil midir?
Aslan senelik izne çıkıyormuş. Oturup, bütün hayvanlara e-mail çekmiş... Ben yokken, vekaleti tavşana bırakıyorum, diye... Sonra tavşanı çağırıp kararını açıklamış: Ben yokken, orman senden sorulur. Bir kelek yapan olursa, döndüğümde icabına bakacağım. Tavşan ertesi gün ormanda başlamış bütün hayvanlara bulaşmaya... Bir kenarda leşini ziftlenen kurda arkadan bir parmak atmış... Kurt dönmüş bakmış ki, tavşan... Ah, demiş, o aslan olmayacaktı ki ben sana soracaktım. Tavşan daha sonra aynı şeyi file yapmış... Filden de tıs çıkmamış... Bütün havyanlara aynı pisliği yapan şımarık tavşan, en son koca ayıyı bir petek balı yerken bulmuş Ona da bir parmak sallamış Ayı döndüğü gibi tavşanı kapmış ve yer misin yemez misin diye dayaktan hurdahaş hale getirmiş Tavşan, perişan vaziyette uzaklaşırken kendi kendine söylenmiş: Ayı işte ne olacak, yine e-maillerine bakmamış!
Bu Pazar'ı da atlattık, gelecek pazara Allah kerim!
|