|
|
Sevgili su ısıtıcısı, sana bu satırları yazarken
Bilim adamına saygım sonsuz! Akla gelen ilk resme göre demode gözlükleri, buruşuk pantolonlarıyla etrafta dolaşan bilim adamı, aslında dünya tarihinde insanlığa en çok faydası dokunmuş meslek grubunu temsil eder! Otomobil olmasaydı nasıl yaşayacağımızı, bilgisayarsız nasıl e-posta'ları kontrol edeceğimizi düşünün bir! Hele hele "mucit", bilim adamının belki de en yaratıcı, en sanatkar halidir ve şu anda belli bir muasır medeniyet seviyesine geldiysek, tamamen onların eseridir! En azından yakın tarihe kadar öyleydi.
BİZDEN MUCİT ÇIKMAZ! Ne yazık ki bizden pek mucit çıkmaz! Yani Türkiye, tam anlamıyla bir "bilim ülkesi" değildir, itiraf edelim! Belki "İcat çıkarma şimdi" kültürü etkili olduğu için. Belki de eğitim sistemimizin sonucu. Hala öyle mi bilmiyorum, benim okuduğum yıllarda icatla micatla uğraşılmazdı pek. Fen liselerinde çocuklar tek tük radyo madyo yaparlardı ama onların dışında, mesela lise eğitimi, genel olarak "Failatun failatun failatun failün" üzerinde daha çok dururdu! İlkokul eğitimindeyse bilim ve icatların deneysel uygulaması, fasulye deneyinde şahikaya çıkar ve orada kalırdı! Kaloriferin üstünde, ıslak pamuğun arasında, kurufasulyeler filiz verdi mi? Tamam o zaman, bilim konusunde yeterince motive olmuşsundur! Artık hayata atılmaya, bilgisayar mühendisi olmaya hazırsın! Oysa her lisede bir laboratuvar bulunur malumunuz! İmtihanla girilen, İstanbul'un göbeğindeki son derece havalı ve nezih lisemde de vardı bu laboratuvarlardan!
TARİHİ LABORATUVAR Sanırım üç veya dört kere kullanmışızdır. 1930'larda İngilizler tarafından kurulan okulda, o tarihten beri, laboratuvarda bir yenileme yapılmamış olduğundan, mekan fen laboratuvarı değil de, bir nevi "bilim tarihi laboratuvarı" olarak hizmet verebilirdi halbuki! 1930'lardan kalma deney tüpleri, "bunsen burner" tabir ettiğimiz deney ocakları, insanın iç organlarını gösteren, parçaları sökülüp takılabilen, bu yüzden sürekli karaciğeri düşen, kalbi yıllar önce kaybolmuş "kalpsiz kesit adam", yine o yıllardan kalma resimler, grafikler, alet edevat. Belki bu eşyalar antika olarak satılsa, okula birinci sınıf modern bir laboratuvar yapılabilirdi. Keşke o zaman aklıma gelseydi, tüh! O laboratuvardı, sanırım bir kere kurbağa kestik! Kimin ne işine yaradı bilmiyorum, belki sonradan ahçı olanlar Fransız mutfağı konusunda bu bilgiden faydalanmışlardır! Hababam Sınıfı filmlerinin laboratuvarı patlatma sahnelerinde yaşanan, birşeyleri asitle masitle karıştırıp başka maddeler yaratma aktivitelerini ise, yaptıysak bile ben hatırlamıyorum! Belki yerlerin ahşap olması, yangın tehlikesi gibi hususlar yüzünden teorik geçmişizdir! Bir tek birleşik kaplar teorisini eşsiz bir sunumla, uygulamalı olarak görmüştük. Yine 1930'lardan kalma bir birleşik kap, içine su konuyor ve şu işe bakınız ki, iki bölmede de su aynı seviyede! O zamanlar "Oha falan olma" yoktu ama, olsaydı kesin birisi, bu tüyler ürpertici, görkemli deney karşısında "Vaaay, oha falan oldum ya" diye neşesini bulurdu! Laboratuvar sevimsizdi! Soğuk, beyaz fayanslı, ilaç kokan, girişte bir tane plastik iskeletin seni karşıladığı bir yer! Dolayısıyle dersler dışında da, örneğin bendeniz, laboratuvardansa tiyatro salonunda vakit geçirmeyi tercih ediyordum! İsabet olmuş galiba! NE YAPIYORSUNUZ? Bilime bu kadar değer vermeme, ve eğitim sistemimizi eleştirmeme rağmen, günümüzde bir kısım mucitin beyhude işlerle meşgul olduğunu düşünmekteyim. Kimyasal silah falan yapanlardan söz etmiyorum, onlara bilim adamı demiyoruz zaten! Benim kast ettiğim, örneğin geçtiğimiz hafta çıkan bir haberin muhatabı: "İngiltere'da kısa mesajla çalıştırılabilecek su ısıtıcısı üretildi." Su ısıtıcısına, telefonunuzdan "Switch on" yani "çalıştır" mesajını yolluyorsunuz, suyunuz ısınıyor! Ben bu değerli mucitle tanışabilir miyim lütfen?! Acaba kendisi sürekli sıcak ve soğuk su yapan, iki musluklu ofis aletlerini hiç duymuş mu? Efenim?
ÇAYDANLIK KAPRİSİ Bana uymaz kardeşim! Ben arkadaşlarıma bile mesaj atmaya üşenirken, su ısıtıcısıyla mesajlaşamam! Bu iş büyürse, bütün mutfak aletlerine, ocağa, miksere, şuna buna yayılırsa ne olacak? "Bir ızgr köft yap, n'olur be:)" Ocaktan cevap geliyor: "Az ye de usak tut (:" İcat kurbanı insan ısrar ediyor: "Açım, hadi, ltfn!" "Kendi kendimi tmzliyorm, mesgulum, bye!" Dediğim gibi, son yıllarda mucitler insanların hizmetinde mi, yoksa hayatımızı zorlaştırmak için mi çalışıyorlar karar veremiyorum! Belki de çoğu insan gibi benim kafamda da "Matrix fobisi" var! Yani makinelerin fazlasıyla gelişip, akıllanıp insanları yönetmeye başlaması! Ama tahminim, kısa mesajla çalışan su ısıtıcısı kadar nahif bir fikirdeysek henüz, "sentinel"lerin bizi pil yapmasına çok var! Kendi hesabıma zaten müsterihim! Oyuncu robot icat edildi mi? Veya senaryo yazan bilgisayar? Köşe yazarı printer? Duyamadım? O zaman şimdilik kral benim canım! Sen tezgahın üstünde takıl, sıcak su istersem mesaj atarım!
|