|
|
|
|
|
Erkek gibi kız derler ya öyleyim
|
|
Savaş Ay evlilik yarışmalarının güzel sunucusu, taze dizi oyuncusu Ebru Akel'le Semra Hanım ve oğlu Ata olayından, özel hayatına kadar her şeyi konuştu. Akel "Yarışmadan çıktıktan sonra herkes arkadaşımdır. Eğer dinliyorlarsa onlara akıl da veririm" diyor. Kendisini seksi değil güzel bulan ünlü sunucu makyaj yapmayı hiç sevmediğini söylüyor.
Bu kız ahtapot gibi bi şey valla
Yaşadığı tempoya can dayanmaz Ebru Akel'in. Koş birilerini evlendirmeye çalış. Oradan çık imaj maker dükkanının kepengini aç. Fırla, yetiş, Fransız Sokağı'nda aileleri yarıştır. Nefes nefese dizi setine savrul. 'Zarife' ol.
Sosyal bir insansın. İki lafın belini kırmaya; eş, dost, hısım, akraba temasları gırla. Gönül yoldaşın ne de olsa Türk erkeği; ilgi ister, bakım ister, sırtına pış pış ister. Bi de onu büyüt çocuk gibi. İzmir'den baban arar not bırakır; " arasın" der. O biter annenden mesaj gelir. Gece olur davetlisin ya düğüne ya baloya durumları; "Lüküs Hayat" icabı değil senin hayatının gerçeği olmasından mülhem. Bunca yorgunluk, stres, eve gel hışşş diye at kendini kotuğa. Usulün belli, Cardio yap yoga yap. Samba mambo deme dans et. Vücudumu yormayı özlüyorsun, serde balerinalık var çünkü. Uykumu almaya ve erken kalkmaya dikkat ettiğini biliyorum. Sen söyledin. Bir de düzenli beslenir, sabahları meyve, bir kase müsli yersin. Destekleyici bitkisel vitaminler hep çantanda. Yasemin çayını tek geçmektesin. Stresli olduğunuzda tütsü ya da mum yakmak. "Şu evi bir an önce Feng-Shui döşesem" demek adetin oldu. Nasıl bir fırtınasın sen Ebru Akel?..
- Sen bu kadar insanı evlendirmeye çalışıp sonra evde kaldım paniği yaşıyor musun? - Neden evde kalacağım abi? Hem ben ille insanları evlendirmeye çalışmıyorum, bir yarışma sunuyorum. Konseptte böyle şeyler var.
- Çocuklar evlense keşke diyorsundur bazen? - İyi de duygu yoksa ben yaratamam ki
- Arzu'yla benim için az mı uğraştın? (gülüşmeler) - O tamamen senin becerin.
- Benim beceriksizliğime dönüştü... - Vallahi sonrasını bilmiyorum.
- Ata'nın Cenaze töreninde bitik, elemli gördük seni. Gerçek Ebru orada çıktı ortaya galiba. - O yarışmadan çıktıktan sonra benimle görüşmek isteyen herkes benim arkadaşımdır. Ama yarışma içinde kurallar çerçeveler vardır. Şimdi telefonlaşırım, mesajlarına cevap yazarım. Ya da gidip bir yerde çay içerim.
- Sen mesela Caner'le görüşüyor musun? - Tabii görüşüyorum. Mesaj atar...
- !!!!! - Niye şaşırdın ki abi?
- Onunla oturup çay içer misin peki? - İçerim...
- Dikkatli iç... - ???
- Çayı içip bardağı kafasında kırıyor o çocuk. - Haaa o mesele. Öyle şeyler olmasına çok üzüldüm. Aradan iki yıl geçtikten sonra bizim kontrolümüz dışında, başka bir programda fevri hareketlerde bulunuyorsa o insan, bunun sorunlusu hiç kimse değildir. Ama o noktaya geldiklerine üzüldüm. O zaman her koyun kendi bacağından asılır.
- Tülin için ne düşünüyorsun? - Tülin miii? Çok şekerdir.
- O şeker erime noktasına geldi bir ara... - Niye?
- Niye mi?... Hani ilgileniyordun? Hastanelere düştü kız. Psikolojik travma geçirdi, depresyonlara girdi. - O konuda yorum yapmadım, yapmayacağım da...
- Yorum değil de hepsiyle arkadaşız dedin ya hani? - Ama onlar beni aramak isteyenler. Tülün'i iki kere görmüşümdür konuşmuşuzdur. Hiç bilmem Tülin'in akıbeti hakkında.
- Yalnızca onların mı seni araması gerekir, sen onu arayamaz mıydın? - Tabii ki ararım. Aradım da mesela. Olan olaylarda ablasıyla abisiyle görüştüm.
- Akıl verdin mi? - Eğer dinliyorlarsa veririm de...
- Cenazeden sonra hiç Semra hanımı gördün mü? - Bunu konuşmak istemiyorum.
- Hayır o durumda bir annenin yanında durup durmadığını merak edenler olur? - Bu benim içimde o biliyor ben biliyorum. Elbette ki aradım görüştüm.
- Sana ahtapot kız adını taktım Ebru! - Niye ki?
- Her kolunla ayrı bir işi beceriyorsun. Sunuculuk, imaj makerlık, reklam filmi, sinema, dizi oyunculuğu... - Becerebildiğim şeyleri yapmayı seviyorum. Erkek gibi kız derler ya öyleyim biraz
- Erkek gibi olman erkek arkadaşını rahatsız etmiyor mu? - O lafın gelişi. Çok naif değilim, her ortama girer, her konuyu konuşabilirim yani...
- Sen pek sevdin bu oyunculuğu... - Hayalimdi. Konservatuarda bale dersi aldım. Tüm enstrümanları çalarım, ablam Deniz Akel eski tiyatrocu o çevrede büyüdüm.
- Balede neler oynadın? - Mezun olup opera baleye geçtim, sonra hemen bıraktım.
- Niye ki? - Hastalandım çünkü. Bel fıtığı oldum. 3 ay sol bacağımı hiç hissetmeden yaşadım. Felç oldu bacağım. Sonrası baleyi terk. Çok ağır geldi bu bana.
- İyi dansçı mıydın? - İyiydim. Karakter dansçısıydım.
- Devam edebilsen ne oynamak isterdin? - Çay alırım...
- Oyunun adı mı bu? - (Gülerek)Yok abi onu kahveciye söyledim. Sen de içer misin?
- İçeyim, olur. - Ne demiştik? Hah Spartaküs'te oynamak isterdim, sevgilisini yani.
- Spartaküs kim olsaydı? - Nureyev elbette. Ya da Barış Nikov. Onlar idollerimdi.
- Ablan Deniz'le aranızda çekişme var mı? İkinizde show dünyasının içindesiniz. - Hiç yok. Deniz benim buraya gelmeme sebep olan insandır.
- Oradaki olaylar yaşından olgun yapmıştır seni? - Ben her zaman yaşımın üstünde bir olgunluk taşıdım fark etmedi o yüzden.
- Yok yani erkekler de yaşının altında olgunluktadır da... - (gülüyor) yorum senin ama haklısın galiba...
- Sinema filmi çeksen? - İstiyor musun?
- Kimle oynamak istersin... - Robert de Niro'yla oynayabilir miyim...
- Bir balerinin hayatını oynasan ne olacak mesajı? - (gülerek) Fıtık oldum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|