Başkalarının nehirlerinde yüzen mutsuzlar..
İngiltere'de yapılan araştırmada Türkler en mutsuz milletler arasında 3. çıktı.. 30 ülke içinde en mutsuz 3 milletten biri olmak kolay değil, maça ister.. Her 100 Türk'ten 28'i... 4'te 1'den fazlası, "Hayatım benim için tam bir hayal kırıklığı" dedi.. "Çok mutsuzum" diye ifade etti kendisini.. Avustralyalılar mutlu, Amerikalılar mutlu, Mısırlılar, Hintliler, İngilizler mutlu ama Türkler çok mutsuz.. Bizim 4'te 1'den fazlamız, "Hayatım tam bir hayal kırıklığı, çok mutsuzum" derken Avustralyalıların yarısı "Mutlu değil, çok mutluyum" diye buyurdu.. Herkes mutluluğu, para ve olanaklarda arar.. Parayla sağlanacak şeylerin, insanı bir ölçüde mutlu ettiği doğru olsa da, mutluluk aslında hayatı algılama ve anlamlandırma biçimidir.. Örneğin kendi kendine yetebilme duygusu müthiş bir mutluluk çeşmesidir.. Kendi kendine yetebilme mutluluğunu yaşayabilmek için, kendinin ne istediğini bilmek gerekir.. Semra Hanım'ın oğlu Ata'nın ölümü, parasızlık değil, kendi kendine yetme mutluluğunun çeşmesini akıtamamış genç bir çocuğun dramıdır aslında.. Katları, yatları ve milyon dolarları olan kadın ve erkeklerin, birbirlerinin gözlerini oyarcasına aldıkları intikamlar, her gün manşetlerden yaşanan trajedi ve dramlar, kendisi olamayan insanların mutsuz ve öksüz kalmış yaşamlarıdır.. Başkalarının sularıyla doldurulmuş nehirlerde sürüklenen insanların yaşamları, boğulmayla sonuçlanır.. Çünkü nehrin ne zaman alçalıp, ne zaman yükseleceğini, o nehirde yüzmeye çalışanlar bilmezler.. Sularının yükselmesi ve alçalması başkalarının ellerindedir çünkü.. Hayatta varlık nedenini, sadece günlük işindeki kariyer merdivenlerine endeksleyenler, şeflerinin, müdürlerinin, patronlarının iki dudağının arasına bağlarlar mutluluklarını.. İki dudak arasından çıkacak, negatif bir yargı, onları mutsuzluk dalgalarının ortasında boğuverir.. Hayatı bir sevgiliye, eşe endeksleyenler ise, o sevgilinin veya eşin dudaklarının arasına alırlar kendi mutluluklarını.. Para için de aynıdır durum.. Para bir araç olmaktan çıkıp, daha çok para daha çok mutluluk, daha az para, daha az mutsuzluk ölçütüne indirgendiğinde, artık paranın egemenliği başlar insan üzerinde.. Mutluluk nehri, artık paranın miktarı tarafından idare edilmektedir artık.. Kendi kendine yetebilme ve kendi kendine yetebildiğinin farkına varabilme en büyük mutluluk çeşmesidir.. Aşağılık kompleksi olanlar, kendi kendilerine yetemezler.. Kendi kendilerine yettiklerinin farkına varamazlar.. Aşağılık kompleksi sahibi değil, bizzat aşağılık olanlar da aynı dertten mustariptir.. Onlar da kendi kendilerine yetemezler... Mutsuzluktan mustarip Türkler'in birçoğu aşağılık değildirler... Onlar, sadece kendi kendilerinin efendisi değiller... Kendi kendinin efendisi olmanın ne olduğunu bilmiyorlar... Hayatları, başkalarının kurduğu nehirlerin azgınlaşan dalgaları ile kuruyan yatakları arasında, boğulmalar ve susuz kalmalar arasında gidip geliyor...
|