kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
  » Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Teknoloji
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
İçimizdeki şiddet duygusunu ancak adaletle bastırabiliriz
Psikologlar mezun olup muayenehane açıyor
15 saat kursa giden kişi hipnoz yapıyor
Seri katil olabilecek vicdansız bir nesil geliyor
Elektro-şok intiharı engeller

'Dikkat! Seri katiller yolda'

Uzun yıllar Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde Adli Psikiyatri uzmanı olarak çalışan Doç. Dr. Cem İncesu "Ürküyorum" deyip uyarıyor:.

* Sokak çoçukları, Doğu'dan kapkaç için getirilen çocuklar, tinerci çocuklar... Müthiş bir sosyal yara halini aldı.

* Vicdani duyguları, değer yargıları ve ahlaki fren mekanizması olmadan yetişen bir jenerasyon geliyor.

* Bu çocuklar ileride seri katillere dönüşürse hiç şaşmayalım.


İçimizdeki şiddet duygusunu ancak adaletle bastırabiliriz

Adli psikiyatri uzmanı Doç. Dr. Cem İncesu uyarıyor: "Toplum patlamaya hazır bomba. Kişi adalet ve güven duygusunu kaybettikçe içindeki şiddeti dışarı vuruyor, akıl almaz suçlar işleyebiliyor".

Sebepsiz şiddet. Beni her zaman ürkütmüştür. Şiddetin her türlüsü korkutucu ya, o da ayrı bir konu. Gün geçtikçe artan cinayet haberleri, çocuklara karşı işlenen yazmaya bile elimin varmayacağı işkenceler, sokakta giderken yol vermedi diye birbirlerine silah doğrultanlar.... "Ne olacak bu memleketin hali?" cümlesiyle çaldım kapısını. Bugünkü konuğum uzun yıllar Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde adli psikiyatri uzmanı olarak çalışan Doç. Dr. Cem İncesu. Yani ilgi alanı suçlu psikolojisi. İncesu bir yıl önce ayrıldığı Bakırköy Hastanesi'ni anlatırken "Nelerle karşılaştık inanamazsınız" diyor. "O hastanede çalışan bütün doktorların alkışlanmaları gerek. Bugün ne şartlarda ne tür ağır vakaları tedavi etmeye çalıştıklarını ben biliyorum." İncesu ile şiddeti konuştuk. Konu psikiyatri olunca söz dönüp dolaşıp popüler konulara geldi tabii. Hastalara uygulanan elektro- şok yöntemi, hipnoz tartışması ve asla bitmeyen psikolog psikiyatrist çekişmesi. Bütün konuların içinde beni en çok ürperten ise İncesu'nun "Türkiye'de seri katil var mı?" soruma verdiği cevaptı. Hani Amerikan filmlerinde gördüğümüz türden vicdansız, sebepsiz insan öldürenlerden bahsediyorum. Şimdilik yokmuş. "Ama bir nesil var ki" dedi İncesu. Öyle bir jenerasyon geliyor ki, ne vicdanları var ne de değer yargıları. Zevk için suç işleyebilirler. Kim mi? Sokak çocukları, tiner bağımlıları, Anadolu'dan kapkaç yapması için büyük şehre getirilen suçlu çocuklar... "Hepsi önümüzdeki yıllar seri katillere dönüşürse şaşırmamak lazım" diye ekledi İncesu. Uyarılarının ciddiye alınması gerektiğini düşünüyorum.

ŞİDDET DOĞUŞTAN GELİR

* Şiddet duygusu doğuştan mı vardır yoksa sonradan mı öğrenilir?
Şiddet kesinlikle insanın doğasında var. Hatta genlere bağlı olduğu düşünülüyor ama tek bir gen bulunmuş değil. Bir kere bu temel gerçeği kabul etmemiz gerekiyor. İkinci sorunuza gelince, evet şiddet öğreniliyor. Öğreniliyor ve öğretiliyor, bu da sosyolojik bir gerçek. İkisi bir araya geldi mi iyi olmuyor tabii.

* Peki Türkiye'de şiddet artıyor mu? Yani son yıllarda suç oranında büyük bir artış var. Bu kritik bir soru. Bu topraklarda tarih boyunca şiddet vardı. Ama ortaya konulması konusunda bir artış olduğunu söyleyebilirim. Şiddetin iki türü var. Görünür bir nedeni olanı ya da olmayanı. Özellikle adli psikiyatri ile ilgilenenler çok iyi bilirler ki görünür nedeni olmayan şiddetin altında bazen küçümsenemeyecek oranda psikiyatri problemleri çıkıyor.

* Problemli birini fark etmek kolay mı? Edemeyiz. Bazen bizi bile yanıltıyorlar. Örneğin sadece bir rapor için üst düzey görevde çalışan bir işadamı bize başvuruyor. Görüşme sırasında, cep telefonu çalıyor, işine koşturuyor vs... Sonra bir hareketiyle aslında bir şeylerin yolunda gitmediğini anlıyorsunuz. Bir araştırıyorsunuz adamın ciddi bir rahatsızlığı var. Ne ailesi ne de çevresi fark etmemiş bile. Oysa adam karısını öldürmek için silah satın almış. Bunları yaşadık biz. O yüzden sık sık diyorum "Türkiye'de toplum patlamaya hazır bomba" diye.

* "Şiddet insanın içinde gizli, onunla doğuyoruz" diyorsunuz. Peki ya sinema filmleri, şiddet içeren haberler, diziler? Bunlar şiddeti artırıyor mu? O konu üzerinde yıllardır tartışılıyor. Bence, insanın içindeki şiddet duygusunu bastıracak ve başka yere yönlendirecek yollar bulmak zorundasınız. Yarım yüzyıl önceye kadar insanlar birbirlerini gırtlaklıyor savaşıyorlardı. Şimdi ise içimizde savaş devam ediyor. Ayrıca yerel çatışmalar yaşıyoruz. Filmler, şiddeti bastırmak için iyi bir yol.

DİZİLER GÜNAH KEÇİSİ Mİ?

* Ya madalyonun öteki yüzü?
Eh, bir de öteki yüz var değil mi? Bu tür filmler ve diziler, şiddet içeren her türlü yayın özendiriyor. Bunu da yadsımamak gerek. Özendirmeyi abartmamak lazım. Yani şiddeti uygulayanı kahraman ve kazanan olarak göstermemek önemli. Bilmem ne dizisini örnek alıyor arkadaşını vurup öldürüyor. O dizi olmasa vurmayacak mıydı? Yine vuracaktı bence ama diziler suça meşru bir zemin kazandırıyor. Örneğin namus cinayeti denilen bir kavram var, düşünsenize. Ne demek namus cinayeti? Bildiğin cinayet işte, adam öldürme. Ama öyle diyerek meşru bir zemin kazandırıyoruz. Hassas bir denge bulmak zorundayız. Bir yandan içimizdeki şiddeti bastıracak bir yandan da şiddeti özendirmeyecek bir yol.

ŞİDDET BASTIRILABİLİR

* Şiddeti nasıl kontrol edeceğiz?
Şiddeti kontrol etmenin tek yolu insanlardaki adalet ve güven duygusunu sağlamaktır. Eğer kişi işlenen bir suçun cezasının verileceğine inanıyorsa kendini güvende hisseder. Türk toplumunun son aylardaki davranış biçimlerine bakarsanız güven duygusunun yavaş yavaş kaybolmakta olduğunu görebilirsiniz. Toplumsal linç girişimleri bunun çok net bir örneğidir. Kişi, bir süre sonra kendisini polis hakim yerine koymaya başlıyor. Erik çaldı diye kalkıyor çocukları öldürüyor. Mutlaka bir çoğu olayın altında kişisel bozukluklar vardır ama olmayanı da var. Bu çok tehlikelidir. "Sokakta güvende değiliz" diyoruz. Bir çok insan artan suç olaylarını genel affa bağlıyor. Öyle midir bilemem ama buna inanan insanlar "Dışarıda bir çok katil, hırsız var, güvende değilim" diye hissediyor.

1 2 3 4 5
 
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
 AB'ye girelim ama kararlı davranalım
 Musevi cemaatinden 'İslamofaşist' tepkisi
 'Devlet adabı' tartışması
 Bağcılar'da kanlı gösteri
 Boeing ve Bell, camiye saldırı mizansenini kullandığı...
 Çorum'da rüşvet fezlekesi
 ÇHD Başkanı Biçen ağır cezalık oldu
 Van'da askeri birliğe saldırı
 Ek yerleştirme başvuruları
ÖMER LÜTFİ METE
Öncelikli tehdit 'kaht-ı rical'
Kısa bir süre önce...
UMUR TALU
Anelka kaleye Zafer taca attı!
Kurallar çerçevesinde ...
ERGUN BABAHAN
Hazmetme sorunu herkeste var
Kimi odakların farklı inanç...
ERDAL ŞAFAK
Schüssel-Sternbach hattında yolculuk
Türk halkının...
MEHMET ALTAN
Türkiye süper...
Gökyüzü dün kırıktı, bugün ağlıyor.
Zirvede gergin bekleyiş
Avusturya çerçeve belgesinde "Müzakereleri bittiğinde AB hazır...
'Rumlar'ın NATO üyeliğine karşıyız'
ABD Dışişleri Bakanı, "NATO'daki tutum, AB tarafından belirlenemez"...
www. cimbom. gol. tr
www. cimbom. gol. tr
Tromsö'ye elenip Avrupa'ya veda eden G.Saray, lige süper döndü.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu