Avea Genel Müdürü Cahit Paksoy, yüksek vergiler yüzünden cep telefonuyla yapılan konuşma süresinin 2.5 saatten 1 saat 5 dakikaya düştüğünden yakınıyor.
Farkında mısınız bilmiyorum. Biz Türkler, cep telefonu ile konuşurken, şu anda dünyada eşi benzeri görülmeyen bir vergiyi ödüyoruz. Mobil telefonlardaki yüksek vergi sıralamasında Türkiye, dünyada açık ara birinci. Avea Genel Müdürü Cahit Paksoy ile Aria-Aycell birleşmesinin ardından yaşananları ve gelinen noktayı görüşmek için buluştuğumuzda, açıkçası en çok vergi konusundaki haksızlıktan konuştuk. Düşünebilyor musunuz ki Türkiye'nin ardından telekomda en yüksek vergi uygulayan ülke Tanzanya. Üstelik de Türkiye'deki vergiler Tanzanya'daki vergilerden yüzde 50 daha fazla. Birinciyle ikinci arasındaki fark bile inanılmaz! Peki bu durum böyle devam edecek mi? Cahit Paksoy heyecanla, 'YETER' diyor ama ekliyor, 'Bilinçli tüketici hakkını aramadığı müddetçe bir arpa boyu yol dahi alamayacağız!' Açıkçası tüketici bugüne kadar hakkını pek çok önemli konuda aramadı, sessiz çoğunluk olarak öylece durdu. Şimdi de başka türlü davranmıyor. Sonunda olan yine tüketiciye oluyor. Telefonunu yurtdışında kullananlar ise ayrı bir fatura kabusu yaşıyor. Çünkü her ne hikmetse yurtdışında yapılan görüşmeler çifte vergilendirme gibi akla mantığa uymayan bir işleme tabii tutuluyor. Dedim ya Cahit Paksoy, kendi deyimiyle 'mucizevi birleşmeyi' anlatacaktı ama Misafir Odası'nda en çok haksız vergiler konuşuldu...
* Aycell ve Aria'nın tek bir markaya dönüşmesine yol açan birleşmenin ikinci yılındasınız. Dışarıdan bakınca içerideki sancılar hissedilmedi. Neler yaşadınız? Bizim birleşme olayımız, bana göre Türkiye'de alınan mucizevi kararlardan biri. Bir kere GSM'de dünyada böylesine büyük bir birleşme yok. İki tane dev kurulmuş, üzerinde 3 yıl geçmiş ve bu arada iki şirket de 4'er milyar dolar harcamış. Bir tarafta tamamen kamunun şirketi, diğer tarafta özel şirket ama karmaşık, ağırlıklı yabancı sermayenin olduğu bir şirket. Biz çok çabuk unutuyoruz bazı şeyleri. Düşünün ki, bu şirketin yabancı kanadındaki insanlar gelmişler ama gelirken en büyük yabancı sermayeyi Türkiye'ye getirmişler. Hatırlarsanız en zorlu yıllardı ve İtalyan TIM 3 milyar dolar yatırım yaptı. İşte bu kişiler Türkiye'de bir takım standartlar beklediler. Onlara bazı sözler verilmiş. Örneğin ulusal roaming (dolaşım) olayı. Onlara denmiş ki, gelin sisteminizi kurun ama bir yandan da diğer operatörlerden roaming yapın. Aradan 6 ay geçmiş, ne roaming var ne başka bir şey.
* Tabii bu biraz da söz verenlerin hatası. Hatırlarsanız diğer operatörler kendilerinden habersiz verilen sözlerden dolayı rahatsız olmuştu ve işler daha da karışmıştı... Bunların hepsi standartların oturmamasından. Biliyorsunuz, Türkiye'de ki istikrarsızlıktan ve yaşanan hayal kırıklıklarından sonra İtalyan şirket Türkiye'ye tutunamadı. Sebebi ne olursa olsun, ülkemize ilk defa gelen en büyük yabancı sermaye bu ülkeden kaçma noktasına gelmiş. Haklı olarak, bir takım haklarını da alamayınca uluslararası tahkime gitmiş. Böyle bir ortamda, bence çok üstünde durulmadı ama hükümetin arkasında durduğu birleşme kararı çok ama çok önemliydi.
YAN YANA 2500 ANTEN! * O gün itibariyle, belki ulusal dolaşım yüzünden belki başka sebeplerden, çok da başarılı olamamış iki şirket vardı. Aria ve Aycell. Birleşme kararı veriliyordu ve genel müdür koltuğu da size emanet ediliyordu. Birleşmenin ilk günü neler gördünüz? 2004'ün Şubat ayında dediler ki 'siz birleştiniz'. Evet hukuksal olarak birleşmiştik ama iki şirketin teknik birleşmesinde örnek bile alabileceğimiz dünyada bir model yoktu. Dünyada genelde sermaye birleşmesi şeklinde birleşmeler olmuş bu konuda ama böylesi olmamış. Bir kere hiçbir ülkede üç tane ayrı sistem yok. Türkiye'de biliyorsunuz, üç operatör üç tane de ayrı altyapı var. Diğer ülkelerde herkes ortak altyapıyı kullanıyor.
* Cepten boşa çıkan paralar değil mi bunlar? Sonuç olarak üç ayrı altyapı kurmak bütün şirketlere para kaybettirmedi mi? Kaynakları kıt olan bir ülkenin parayı israf etmesi korkunç bir olay. Standartların hiç biri oturmamış ki. Birleştiğimiz söylendiği gün, şöyle bir baktık ve sadece İstanbul'da Aria'nın ve Aycell'in biner tane anteni olduğunu gördük. Üstelik de antenler yan yana! Sonradan ortaya çıktı ki, bizim Türkiye'de yan yana çakışan tam 2500 antenimiz varmış! Birleştiğimiz gün Türkiye'nin yüzde 50'sinde vardık Ne yaptık? 2500 anteni söktük, yeni baştan masraf yapıp, yer değiştirdik. İki altyapıyı birleştirdik. Bu arada piyasada bir numaralı operatörün de monopol bir durumu vardı. Pazarın yüzde 70'ine tek başına sahipti. Düşünün ki biz bir yandan birleşmeyi tamamlamaya, bir yandan da piyasadan pay almaya, rekabet etmeye çalıyorduk.
BAŞARILI BİRLEŞME * Yeni markayı çıkartmakta gecikmediniz ama... Evet, çünkü biz hazırlığımızı içerde sürdürdük. Birleşmeden dört ay sonra yeni markayla çıktık. Bir yıl boyunca Avea'daki insanların hepsi en az 18 saat çalıştı. Teknik grup, bazen 15 gün evine gitmedi. Çünkü bu işlemleri yaparken, servisin aksamaması gerekiyordu.
* Şu anda pazarda ikinciliğe yerleşmenizde, Telsim'in içinde bulunduğu şartlar etkili oldu mu? Farklı etkileri olabilir ama ben sıfırdan geliyorum. Diğerleri on yıldan beri varlar. Ben yeni bir markayım. Biz birleştiğimizden bugüne yüzde 130 büyüdük. Benim burada esas söylemek istediğim, dünyanın en zor işi birleşme olayı. Dünyadaki ticari birleşmelerin yüzde 40'ı başarılı. Bizim ülkenin şartlarında bu çok daha zor. Bu şartlarda, bu kadar değişkene rağmen biz bu birleşmeyi başarılı kıldık. İki numara olmaktan daha da önemli olan bu bence.