|
|
Hakan Şükür'ün değerini bilmeli
Hakan Şükür gibi ülke futboluna 11 senedir çok büyük hizmetler veren çağdaş bir forvetin değerini anlamayanlar ve çeşitli nedenlerle anlamak istemeyenler için yeri geldikçe bir şeyler yazmak ihtiyacı duyuyorum. Hakan Şükürsüz G.Saray'ın kazanmasına rağmen Samsun'daki kopuk futbolu canlı bir örnek. G.Saray alışılmış, rakip sahaya yerleşen, dar alan presine dayalı modelini pazar gecesi sergileyemedi. Samsun sürekli hücum girişimlerinde bulunurken geride de mahkum kalmadı. Oyun dar alanda değil sahanın bütününde şekillendi. Bu sezonun flaş ismi Ümit Karan da etkili olamadı. Maçı TV'de yorumlayan Ümit Kayıhan da Şükür gerçeğini net bir şekilde dile getirdi.
TEKKE DAHA İYİ DEĞİL Bugün Fatih Tekke'nin Hakan Şükür'den daha iyi forvet olduğunu söyleyenler var. Hayretler içinde kalıyorum. Fatih Tekke yetenekli bir forvet. Ben de beğeniyorum ama Türkiye liginde. Fatih Tekke'nin uluslararası alanda bir başarısı var mı? Bilhassa güçlü rakipler karşısında çok az pozisyona giriyor, gol atamıyor, sırtı rakip kaleye dönük, kafa toplarında hiç başarılı olamıyor. Ayrıca fiziki devamlılığı da yok. Canlı bir örnek vereyim: 4 gün arayla kritik Danimarka ve Ukrayna maçlarında görev yapınca sezon başı olmasına rağmen tükendi. Sivas ve Vestel Manisa maçlarında sahada yoktu. Hakan Şükür senelerdir haftada 2 gün oynuyor. Zorluk derecesi yüksek uluslararası maçlarda hem G.Saray'da hem Milli Takım'da savaştı. Pres yaptı, savunmaları rahatsız etti, goller attı, goller attırdı. En önemlisi de sistemi işleten başrol oyuncusuydu. Üstelik senelerdir bu ağır trafikte sakatlık probleminden oynayamadığı maç sayısı 5'i geçmez.
ERSUN YANAL YAKTI Ersun Yanal eğer hayal dünyasında yaşamayıp Hakan Şükür'ü dışlamasaydı biz bugün grup lideriydik. Yüksek tempolu ve hırslı oynadığımız Danimarka deplasmanında 60 dakika 10 kişi oynayan rakibi mutlaka yenerdik. Ukrayna'ya İstanbul'da en azından yenilmezdik. O maçta belki de futbol tarihimizin en fazla sayıda duran topunu kazandık. Stoperleri ve kalecileri yıldız oldu. Ayrıca 2 maçta da golsüz berabere kaldığımız Yunanistan'ı en az bir defasında yenerdik. Ben Ersun Yanal'ı yazılarımla Hakan Şükür konusunda hep eleştirdim. Eleştirimin odak noktası da şuydu; Hakan Şükür'ün Türkiye'de alternatifi yok. Onun kadar deneyimli ve etkili olmasa da, benzer yapıda faydalı bir alternatif olsaydı bu kadar üstünde durmazdım. Şenol Güneş de Hakan Şükür'ü her yönüyle takdir eden bir teknik adam. Güneş 50 sene sonra katıldığımız Dünya Kupası'nda takımı 3. yaparak tarihe geçti. 2004 Avrupa Şampiyonası elemelerinde de Milli Takımımız genelde başarılıydı. İngiltere gibi güçlü bir rakibin kıl payı gerisinde kaldık ama playoff'ta Letonya maçı kabus oldu. Bu kabusun nedeni, Letonya ile deplasmanda elverişsiz saha koşullarında Şenol Güneş'in inanılmaz bir yanlışla Hakan Şükürsüz oynamasıydı. Bu yanlışı yapmasa biz o takıma kesinlikle yenilmez, Euro 2004'e katılırdık. Güneş de hâlâ Milli Takım'ın başında olurdu. Fatih Terim Hakan Şükür'ün değerini çok iyi biliyor. Terim'in de Hakan Şükür ile zaman zaman büyük problemleri oldu. Ama kendi yöntemleriyle bunları halledip Hakan'ı hiç devre dışı bırakmadı. Çünkü kafasındaki sistemin işlemesinin odak noktasının ve diğer katkılarıyla saha içindeki en büyük silahının Hakan Şükür olduğunu biliyordu.
UEFA'DA BAŞ AKTÖR Fatih Terim Milli Takım'ı seneler sonra 96 Avrupa Şampiyonası'na götürdü. En önemlisi belki de bir daha görmemiz mucize olan UEFA Kupası'nı G.Saray'a kazandırdı. Bu başarıda Terim modelinin ve takımdaki bütün futbolcuların katkısı vardı. Ama baş aktör yine Hakan Şükür'dü. Fatih Terim Milli Takım'da tekrar göreve gelince hiç düşünmeden Hakan Şükür katkısını devreye soktu. Grup liderliğini garantileyen namağlup Ukrayna'yı, 'tamam mı devam mı' maçında zor da olsa deplasmanda yendik. 90 dakikada 2 pozisyonumuz var. Biri kaçtı, biri gol oldu. İkisinin de hazırlayıcısı Hakan Şükür. Eğer Hakan Şükür oynamazsa G.Saray'ın Tromsö maçından bile çekiniyorum. Ama en büyük korkum cezası dolayısıyla oynayamayacağından Arnavutluk deplasmanı.
|