| |
|
|
Hoca faktörü
Bazı futbol yorumcuları, "Teknik direktörün maça etkisi sanıldığı kadar fazla değildir" der. Hem doğru, hem de yanlış bir saptama. Doğru çünkü evdeki hesabın çarşıya uymadığı çok olmuştur. Yenilen bir gol, talihsiz bir kırmızı kart tüm hesapları alt üst edebilir. Ama aynı zamanda da yanlış... Örnek mi? İşte G.Saray'ın hocası Eric Gerets ve işte BJK'nin hocası Rıza Çalımbay ... Oyun tarzında kırılgan noktalar (defans, orta saha) olmasına rağmen Gerets; moralsiz, parasız G.Saray'a, taraftarına zevk ve umut veren, rakiplerini tedirgin eden tarzda top oynatıyor. Çalımbay ise geçen yılın ikinci yarısında kolları sıvadı. BJK müthiş bir atağa geçti. Biraz da şansla ikinci dahi olabilirlerdi. Sezon başında da takım yeni transferlerle güçlendirildi. Ama sonuç: Şu anda fiyasko. Teknik direktörün ne kadar etkili, ne kadar önemli olduğunu bu kıyaslamadan daha iyi anlatacak bir örnek olabilir mi? 'At sahibine göre kişner' sözü herhalde bu duruma uygundur! Gelelim Daum'a... Bazılarının iddia ettiği gibi F.Bahçe taraftarının hocaya sahip çıkmasının nedeni, ' başka' kesimlerden gelen eleştiriler değil. F.Bahçeliler, Daum'un bu sezon, ' daha sağlam', ' daha az açık veren', ' daha organize' ve dolayısıyla Avrupa'da dişe diş mücadele edebilecek bir oyun tarzı oluşturduğunu gördüler. O zaman da " Daum seni seviyoruz " dediler. Olay budur. Özetle: Hoca oyunun ' formatını' belirler; yani ' kanal'ı. Ondan sonra suyun ne şekilde akacağı futbolcuların elindedir. Bu açıdan bakıldığında Daum ve Gerets başarılı, Çalımbay başarısız.
|