Antalya Ziraat Mühendisleri Odası'na göre AB'de kullanılan zirai ilaçların yüzde 35'i toprağa ve insan sağlığına zarar vermiyor. Oysa Türkiye'de bu oran bir türlü yüzde 4'ü aşamıyor.
Tarım ilaçlarında yeni ruhsat almanın ekonomik ve bürokratik yükünden kaçınan şirketlerin, teknolojisi ve formülü eskimiş ilaçları kullanarak insana ve çevreye zarar verdiği iddiası bakanlık ile ziraat mühendislerini karşı karşıya getirdi. Antalya Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Vahap Tuncer, tarımsal mücadelede AB'nin artık riski az ve "çevreci" tarımsal ilaçlara yöneldiğini belirterek, "AB'de tarım ilaçlarının yüzde 35'i çevrecidir, yani düşük risklidir. Bizde ise bu oran yüzde 5'e yeni ulaştı" dedi. Tarım ilacında ruhsat alma sürecinin çok pahalı olduğundan yakınan Tuncer, "Türkiye'de 30 yıl önce ruhsatlandırılmış ilaçlarla mücadele edilmeye çalışılıyor. Çünkü yeni ruhsat almanın maliyeti 8-10 milyon dolarlara ulaşıyor. Üretici eğer ülkede pazar büyük değilse bu maliyete ve bürokrasiye katlanmıyor. Ama işin diğer boyutunda insan ve çevre sağlığı var. İlaç firmaları sadece yüksek kar marjı olan ilaçları satmak yerine riski olmayanlara yönelmeli. Sistemik etkili olanların satışı reçeteyle yapılmalı" diye konuştu.
AB VE G7 İZLENİYOR Bu konuda Tarım Bakanlığı'nın sorumlu olduğunu hatırlatan Tuncer, "Bakanlık ruhsatları gözden geçirmeli. İlaçlar yeniden denenerek ruhsat verilmeli. Maksimum kalıntı limitleri ve ilaçlamadan hasata kadar geçen süre yeniden belirlenmeli" uyarısını yaptı. Tarım Bakanlığı ise zirai mücadele ilaçlarının ruhsatlandırılmasında AB ve G7 ülkelerindeki kriterlerin dikkate alındığını belirterek, Ruhsat Yönetmeliği'ne göre bu ülkelerden birinde ruhsatlı olmayan bir ilaca Türkiye'de ruhsat verilemeyeceği açıklamasını yaptı. Zirai ilaç kalıntılarında tüketicilerin kafasını karıştıran en önemli nokta, kalıntı limitleri konusunda her ülkenin farklı değerleri benimsemesi. Örneğin en büyük sağlık riski olan aflatoksinde ABD'nin kalıntı limitleri 20 ppm iken, İsviçre'ninki 1 ppm. Bu konudaki yaklaşımlar ülkenin ilaç üreticisi ya da tüketicisi olmasına göre değişirken, tarımda yaşanan sorunlara göre de değişiyor. Örneğin Almanya serin ve yağışlı olduğu için daha çok küf ve mantar ilaçları kullanıldığı için bunların limiti yüksek tutulurken Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerde yüksek limitli böcek ilaçları kullanılıyor ve bu ilaçlara Almanya'da 'zehir' değerlendirmesi yapılıyor.