Aile girdapları, Hopper ve Fellini
Zor Baba" filmlerini seven de oldu, sevmeyen de. Ama başarı kesin. Öyle oldu ki, yapımcılar "Meet the Fockers" (Zor Baba ve Dünür, Universal / Tiglon) ile işi büyütmeye karar verdi. Bu kez müthiş bir buluşma var: Gaylord Focker (Ben Stiller) belasından kurtulamayan eski CIA ajanı kayınpeder Jack Byrnes, dünürlerle tanışmaya karar verir. Beraberce Florida'ya gidilir. Tabii Gaylord'un anne ve babası bizim düz kafalı Byrnes'ün tam zıddı iki çatlak çıkacaktır! Buna bir de anne Roz'un (Barbra Streisand) seks terapisti olduğunu eklersek, filmdeki esprilerin merkez üssünü anlayabiliriz. Dustin Hoffman'ı dahil edince, oyunların ne kadar vurucu olduğunu takdirinize bırakalım. Gülmemek imkansız. Aile dramları son zamanlarda pek revaçta değil. 1980'lere kadar farklıydı. Ne de olsa konuda tekrar riski var. "Around The Bend" (Dönüm Noktası, WHV / Tiglon), Lair ailesinin dört kuşak erkeklerini buluşturuyor. Dede Henry buluşma sırasında ölünce oğul torun ve küçük torun birlikte yolculuğa çıkıyor. İyi görünen ama gömülü sorunları olan kendilerini iyice konuşmak üzere. Michael Caine ve Christopher Walken'ın büyük oyunlarıyla güçlenen, ağır ama önemli bir film. Scorsese'nin "Masumiyet Çağı" ardından, yine geçen yüzyıl başlarının New York'unu anlatan bir film çok dikkat çekici. "The House of Mirth" (Keyif Evi, ANS / Palermo) zengin erkeklerin dünyasında kalbine uygun bir erkek arayan dürüst ve çekici bir kadının öyküsünü anlatıyor. Edith Wharton'un aynı adlı romanına birebir sadık bu sapasağlam filmde, sınıf ayrımının acımasız gerçeği ile çöküşe gidiş, toplumun kaskatı kuralları arasında eziliş gözler önüne seriliyor.
AMERİKAN FUTBOLU "Returner" (Dönüş, Avşar / Esen) bilim kurgu türünü altüst eden bir film değil. Yönetmen Takashi Yamazaki, gezegende insan kıyımının yaşandığı 2084'ten 2002'ye geri dönen Milly'i yakışıklı bir silahşör ve bir yakuza ile biraraya getirip geleceği değiştirme olayına giriyor. "Matrix", "Terminator", "Back to the Future" alaşımı, orijinal olmasa da son derece eğlenceli bir serüven. Hareketli, tansiyonu yüksek ve biraz farklı bir film, Billy Bob Thornton'un az miktarda hüzün katarak takım çalıştırıcısını oynadığı "Friday Night Lights" (Zafer Gecesi, Universal / Tiglon). 1988'de cereyan eden gerçek bir olaydan ilham alan hızlı montajlı bu filmde, ABD liselerindeki Amerikan futbolunun gencecik insanları nasıl dönüştürdüğü, bozduğu ve hırslarını bilediğinin öyküsü var. Dennis Hopper'li "The Keeper" (Koruyucu, Umut Sanat / Palermo), tabii ki onun adının değdiği her filmde olduğu gibi, ürkütücü ve aykırı. Bir dansözle sevgilisi saldırıya uğrar, katil adamı öldürür ama dansöz Gina yaralı kurtulur. Soruşturma sürerken, FBI detektifi Gina'yı uzaktaki evine hapseder. Mistik ve karanlık bir film.
FELLİNİ BAŞYAPITLARI Sanat ağırlıklı filmlere bakalım. "Fellini : Dörtlü Başyapıt Seti" (Saga), ömre bedel. Tabii ki "I Vitelloni" (Aylaklar) ve "Giluetta Degli Spiriti" (Ruhların Julyeti) birer başyapıt değil ama ona çok yakınlar. Ancak öteki ikisi, "8 Buçuk" ve "La Dolce Vita" (Tatlı Hayat), hangi "sinema tarihinin en iyi 10 filmi" ne baksanız mutlaka bir yerdedir. Büyük ustanın setini veya tek tek her filmi alabilirsiniz. "Fantastik" tarzı filmlere takılanlar için "Curse of the Ring" (Kılıcın Gücü, Yüzüğün Laneti / Sony Pictures) uygun olabilir. Üç saatlik macerada tanınmış oyuncular yok, herşey meşhur "Nibelungen" efsanesine kilitli. Bir yüzükle bir kılıç ustasının oğlunun kahramanlık öyküsünde görsellik tatmin edici, hikaye akıcı ama sonuç "Yüzüklerin Efendisi"yle kıyaslanır mı, orası tartışılır.
Melis Akman
|