|
Bu filmleri kaçırmayın
|
|
Genç yıldız Scarlett Johansson'un oynadığı 'Ada' görkemli bir fantezi. Oscar'ı kıl payı kaçıran 'Cennetin Müziği' ise olağanüstü bir film.
Yarının klonları insan mı yoksa makine mi?
'Ada' görkemli bir fantezi, çılgın bir bilim kurgusal masal. Ama masalın gerçek olması işten bile değil.
Amerikalı filmcilerin ve onlara malzeme sağlayan yazarların hayal güçleri ne kadar engin!.. Bizim gibi neredeyse sinemada yeni hikaye kalmadı diyecek kadar görmüş-geçirmiş seyircileri bile şaşkına döndürecek kadar değişik, özgün ve çarpıcı fikirleri bulup çıkarıyorlar. Aynı ölçüde, sinema teknolojisi de öylesine gelişiyor ki, daha dün bile yapılamaz denen çok şey yapılır hale geliyor ya da daha iyisi yapılıyor. Aslında yıldırım hızıyla gelişen bilim ve keşifler alanı da bu tür filmlere malzeme sağlamıyor değil... "Ada"nın ana teması buna görkemli bir örnek... Çünkü, "Metropolis" filmini hatırlatan, dış dünyadan izole edilmiş, kendi başdöndürücü mimarisini kurmuş devasa bir yeraltı kentinde, hepsi birer robot gibi çalışıp üreten kent sakinleri, aslında birer klondan başka bir şey değildirler. Yönetici sınıfın dışında kalan herkes, aslında dışarda, gerçek dünyada yaşayanların birer izdüşümüdür. Klonlardır onlar: Zengin insanların sağlık sorunları çıktığında gerek duyacakları tüm malzemeyi -yani insan bedenini ve onun organlarını anlayınız- sağlayacak olan "yedekler". Ama kendileri bunu bilmezler. Bu yapay dünyada sürekli çalışır dururlar: Kimin için, ne için çalıştıklarıın bile bilmeden...Önlerinde biraz ışık ve umut saçan tek bir amaç vardır: Hergün düzenli olarak yapılan piyangoda kazanıp, dışarda tümü kirlenmiş dünyanın temiz kalan tek bölgesi olan Ada'ya gidip bir tatil geçirmek...Güneşli iklimi, yeşil örtüsü, denizi ve kumuyla Ada, onlar için tek hayaldir, tek umut kaynağıdır. Sonra elbette her kendini bilen bilim-kurguda olduğu gibi, düzeni bozan asi ruhlar çıkar. Herhalde bir "yapım hatası'n"dan olsa gerek, Lincoln-Six- Echo kod numaralı kent sakini, önce korkunç kabuslar görmeye, sonra çevresinde olup bitenlerden şüphelenmeye başlar. "Üst kata" çıkıp "ırkdaşlarına" reva görülenleri, doğum yatağında bebekleri alındıktan hemen sonra öldürülen anneleri, organları için bedenleri parçalananları görünce, her şeyi kavrar ve Ada'daki tatil için yeni seçilmiş güzel Jordan- Two-Delta'yı da peşine takıp kaçar. Filmin iki temel başarısı var. İlki, bilim-kurgunun temel özüne ve önemine layık biçimde, varolan kimi gerçeklerden, bilimsel buluş ve keşiflerden yola çıkarak, bizi olabilir bir fantezi dünyası içine ustaca alıp götürmesi. İkincisi de Michael Bay'in önceki filmlerinden bildiğimiz son derece fiziksel ve hızlı anlatımıyla, başdöndürücü bir aksiyonun içine çekip alması. Filmde öyle sahneler var ki, şimdiye kadar gördüğümüz aksiyon filmlerini çocuk oyuncağı haline getiriyor. Ve çekim ustalıkları karşısında parmak ısırtıyor.
KLİP MİSALİ KURGU Elbette Michael Bay her zamanki gibi yine iki yanlı bir yönetmen. Hem bir usta, hem de ebedi bir çırak. MTV ekolünün, hızlı kurguyu ilah sayan bir anlayışın adamı. Böylece, örneğin tüm ilk yarıyı uslu akıllı biçimde götüren bu Doktor Jekyll, aksiyon sahneleri başlayınca sanki birden kimlik değiştiriyor ve bir Bay Hyde oluyor: Kurgu öylesine hızlı ve parçalı hale geliyor ki, bu klip anlayışı kimbilir ne çabaya ve paraya malolmuş aksiyonu doğru dürüst izlemenizi bile zorlaştırıyor! Ama işte bu, Bay'in olmazsa olmaz yanı. Ve ona böylesine pahalı işleri emanet eden sermayeciler, herhalde işlerini biliyorlar. Ne olursa olsun "Ada" görkemli bir fantezi, uçuk bir fantastik, çılgın bir bilim-kurgusal masal. Ve başta da dediğim gibi, aslında o denli masal da değil: Filmdeki 2019 tarihinin de belirttiği gibi, böylesine bir "masalın" yakın zamanda gerçeğe dönüşmesi işten bile değil!..
ADA (The İsland) Yönetmen: Michael Bay Senaryo: Caspian Tredwell-Owen, Alex Kurtzman ve Roberto Orci Görüntü: Mauro Fiore Müzik: Steve Jablonsky Oyuncular: Ewan McGregor, Scarlett Johansson, Djiman Hounsou, Sean Bean, Michael Clarke Duncan, Steve Buscemi Warner Bros-Dreamworks yapımı.
|